4 Eylül 2010 Cumartesi

Bugün diploma fotokopimi ararken 19 yaşımda iken yazdığım bir mektup buldum.03 Ekim tarihli... "Günümden, geleceğe not" demişim adına... O zamanlar neler yazıyordum uzunuzadıya anımsamıyorum. Ama etkilendiğim şeyler olmuş sanırım, diğer yazdıklarıma kıyasla.. Yazı biraz uzun ve fazla vaktim yok, o nedenle yazabildiğim kadarını ekleyeceğim buraya...

" Mayıs gelmek üzere...Zaman zaman bir esinti, sonbaharı anımsatıyor. Şöyle bir esip geçen hızlı yağmurlar yağıyor. Kitabımı alıp okuyorum, bazen denizi izliyorum. Denizin gün içinde değişen renkleri, uzaktan helen ara ara duyduğum bir müzik, bana geçmişimi hatırlatıyor. Geçmiş ara sıra ağır geliyor. Hatırladığım en sıradan şeyler bile içimde garip bir anlatılmaz burukluk yaratıyor. Aslında hepimizin bildiği günün birinde durup düşünmek zorunda kaldığımız türden şeyler işte... Elimde hikayelerle dolu bir kitap var. Tıpkı hayatım gibi. Bitirilemeyen öykülerle, geçişlerle, gizemlerle dolu. Şu an çok gencim, asıl hayatım bundan sonra başlayacak. Büyük bir hızla, büyük adımlarla yaşanan yıllar bana yalnızca büyük adımlarla yitirilen insanlar, yitirilen fırsatlar getirmiş. Kıyının bi ucundan koşarken geride kalanlara, yanımdan geçip giderken yüzüme çarpanlara şu anda acıyorum! 

İnsanlar hep birşeyler kaybediyor. Paralar, eşyalar, sevgiler, dostluklar... En son antikacıdan aldığım mektup açacağımı kaybettim bende... İnsanım...

Bazen bu dünyada sanki tek ben mutsuzmuşum gibi geliyor. Hayatlarımızda birkaç kitap gibi. Bazen üstüste konulup istifleniyoruz, bazen bir kitabı bitirdiğimizde yenisine başlıyoruz. Farklı yerler, farklı insanlar tanıyoruz. Onların elbiseleri, onların suretlerine bürünüyoruz. Galiba bizimde hayatlarımız birer kitaptan ibaret. Aradaki tek fark, hayatlarımızdaki insanları biz beliriyoruz. 

Sevdiğim insan uzaklarda... Onunla olmayı, ona sarılmayı istiyorum. Uzun zamandır kollarım boşluları sarıyor. Günler bir türlü geçmiyor. 7 aydır yüzünü görmedim. Bir asker kızı oluşuma mı sevineyim, yoksa bir asker yolu gözleyip lanet olasıca bir 18 ayın geçmek bilmemesine mi üzüleyim bilemiyorum... Herşey yavaşlıyor. Hiçbir şey bitmiyor. Geride kalan bütün o güzel anılarımız nasıl hızlı geçti ise, şimdi katlanılmaz anlar tam tersine yavaşlatılmış gibi geliyor.

devamını sonra yazarım artık... ders çalışmalıyım :(

5 yorum:

La Loba dedi ki...

Ben eskiden yazdıklarımı yok etmeden önce tek tek okudum hepsini. 'Nasıl da değişimişim' dedim sonrasında ama bazıları hala aynı.

Efsa dedi ki...

Ben herşeyimi saklıyorum. Atmaya kıyamadım.

Elif Gizem dedi ki...

Sakladığım 5 adet, belki de 6-sayısını bile unutmuşum- günlük var. Arada bende böyle açıp bakarım ne hissetmişim, neler söylemişim. Öyle çetrefilli ki...Küçük gibi görünen dünyalar her zaman daha büyük yaşanıyor sahiplerince...

Efsa dedi ki...

"Küçücük yüreğimle ben sana adam boyu sevdalar büyüttüm ama" diyordu şarkıda...

Elif Gizem dedi ki...

Şarkıya da bayılırım. dinlemeyeli çok zaman oldu.