6 Eylül 2010 Pazartesi

Ne çok isterdim kendine ördüğün duvarların tuğladan olmasını.
Dokunduğumda yıkılmasını.

Oysa senin duvarların tahtadandı sevgili.
Esnek, kırılmaz, çatlamaz…

Depremlerimden sapasağlam çıkışına sinirleniyordum.

Hani demiştim ya kendimi suya benzetiyorum diye.
İşte!
 Benim sende çok fazla yaş tahtaya basışımın nedeni.
Ne üfleyince, ne dokununca, ne de bastırınca yıkıldın.
Bir tek ayağımı çektiğim an benden uzaklaştın.

5 yorum:

Elif Gizem dedi ki...

Efsa, içindeki kadın hiç tükenmiyoru. Okudukça benim içimdeki kadını da tetikliyor:)

Elif Gizem dedi ki...

Efsa, içindeki kadın hiç tükenmiyoru. Okudukça benim içimdeki kadını da tetikliyor:)

Efsa dedi ki...

aslında tükeniyor. tükenirken güçlenmek benimkisi.
Yarım bırakmalardan da yorulmuş vaziyetteyim şu an.
Bir yanım avaz avaz sen nasıl bir insansın diye bağırmak onu hırpalamak istiyor. Ertesi gün beni kollarına sığdırması için yanında olmak.
Ama inkar edilemez biçimde yorgunum ve onu hayatımda istemediğim anlar giderek çoğalıyor.

Elif Gizem dedi ki...

"Yarım bırakmalardan yorulmak... Tamamlanamayacağı için mi, yoksa tamamlayacak gücün kalmadığı için mi yarım bırakıyorsun?

Benim ki nasıl biliyor musun?
Bir kısır döngü gibi; gücüm azaldıkça yarıda bırakıyorum, yarıda bıraktıkça da daha çok gücüm azalıyor...

Efsa dedi ki...

şansı varken kullanmadı, kullanmıyor, kullanmayacak..
aramızda hep başkaları olacak. Yapamam, ben başkaları gibi değilim. Onunla takılıp sonra hiçbir şey yokmuş gibi arkama bakamadan gidemeyecek kadar çok seviyorum onu.

Benim istediğim bu değil. Ve onu bu hali ile istemiyorum.

Onun bir parça sevgi gösterilerine minnet etmeyeceğim.