31 Mayıs 2011 Salı

Saatim sana kurulu.
Bu nedenle; günde iki kez denk gelişimizi çok görmemelisin.

26 Mayıs 2011 Perşembe

"Hani onsuz yaşarsın da, onunla bir başka yaşayacağını bilirsin ya" 

Belki de,
"işte bu yüzden"


Ne içimden geçtin, ne hayatımdan..
 Bu kadardı!
Şimdi zaman vücudumda bir akrebin hızı ile ilerliyor.

Kalıtımsal bir hastalık gibisin sen bana.
Her seni içimden aldırdığımda, bir yerlerden fışkıran.
Ama biliyor musun, bu kez farklı.
Hani her defasında "yeter / yoruldum" dediklerimden çok çok farklı.
Kabullenmişliğin getirisinde, ilk kez bu kadar yoğun hissettiğim bir aşağılama duygusu.
Bahane buluşlarımın ardından, kendimle eşit derecede sana kızmalarım.

Önemli olan bendim,
hani şu her seferinde sen mutlu olasın diye ertelediğim...

25 Mayıs 2011 Çarşamba


Bir varmış, bir yokmuş. 
Evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde... 
Saygının şapka çıkarılması ile ilintilendiği insanlar olmuş.. 

Bir zamanlar saygın biri varmış...
Şimdi.....

24 Mayıs 2011 Salı

Ardın, ayazmış... 
Anladım...

23 Mayıs 2011 Pazartesi



 İçime çekip gölgeleri genzine kustum, 
tüm ölü düşlerimle birlikte.

Artık bitti, 
saat geç' i gösteriyor..

Çok gecikmeyi... 
size,
bu odanın alacakaranlığından, okyanusundan, beni boğan dalgalarından, tenimde kalan tuzundan ve yastıklarda kuruyan gözyaşından hiç bahsetmedim.

size,
"nasılsın" diyerek başlayan telefonlarınıza, beyaz bembeyaz tabiatımla 'iyiyim' diyorum.
Yani aslında korkuyorum.
Bütün bunlar kıyamet, bütün bunlar cinnet, bütün bunlar cinayet demeye
Bir daha düzeltilemeyecek sözler söylemeye korkuyorum.

Telefonla birlikte ışığı da kapatıp bol şanslar deyişiniz, şanslar deyişiniz, deyişiniz çınlarken içimde, bunun beni ne kadar kırdığından hiç bahsetmedim.

Bahsetmediğim çok şey var daha. 
Yaz çiçekleri, cam çiçekleri ölüyor
Akşamın altını, gümüşe dönüyor
Bunlar da önemli elbette
en az,
bana ihaneti öğrettiğiniz, bana kanatlarımı bıraktırdığınız kadar.


* Birhan Keskin

19 Mayıs 2011 Perşembe


Şuna benzer bir şeyler yazıyordu...

"İyi insan olmak; kimseye zarar vermemek yada kötülük yapmak değildi. Kötü bilinen her şey için bir şeyler yapabilmekte saklıydı... iyi olmak"

Öyle bir şey işte..

18 Mayıs 2011 Çarşamba


Sen sen ol ;asla kendi özenle yerleştirdiğin tuğlaların yanında; başkasının yanlış yerleştirdiği tuğlalara bakıp üzülme, bundan pişmanlık duyma..

Sana ancak bunu tavsiye edebilirim.

16 Mayıs 2011 Pazartesi


Hey sen, 
Seni içimden azad edemiyorum.. 
Benim tek sorunum bu. 
Dengemi içimdeki senin varlığı ile kuruyorum ve seni bırakamıyorum bu nedenle.


10 Mayıs 2011 Salı


"Marla.. Damağındaki o küçük çizik, dilinle oynamasan hemen geçer ama duramıyorsun, oynuyorsun" 

Fight club


Bazen birisi geliyor ve konuyor hayatıma. 
Sonra ben kendime koyduğum kuralları bulamıyorum!

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Dışarıdan bakınca nasılda tuğla görünümlü çıtadan duvarlarımız var. Doğru noktaya baltayı vurunca, çatlayıveriyoruz

6 Mayıs 2011 Cuma

Birbirimizin hoyrat ve kuru olan yerlerini severdik.

Ben çatlamış ellerini,
sen çatlamış dudaklarımı..

Ellerin tenimi kazırdı,
ben seni beynime..