30 Haziran 2011 Perşembe



Boşluk dolduruyorda olabilirim. B
u nedenle onunla olacaklardan da korkuyorum. Gitsin istememem bu yüzden. Giderse ya ben boşluk doldurmak için birilerine ihtiyaç duyarsam diyerek ödüm kopuyor..

Öldü mü - kaldı mı, geliyor mu - gelmiyor mu, beklediğime, emegime değecek mi bilmiyorum ve belirsizlik beni ondan giderek uzaklaştırıyor. Demek istediğim birinin yarattığı o belirsiz boşluğu, başkası ile doldurmaktan korkuyorum..

29 Haziran 2011 Çarşamba

Bitti!
Ne acı ki; ayakta kalmış bir sevgiydi bizimkisi.
Oturup da dinlenemedi, demlenemedi.
Ben; önemsenmediğimi sandım, sen kandırıldığını..

Bitti;
Artık yüzünde gördüğüm izler bana ait değildi.
Geçmişi kurcalayıp söylenilen cümleleri ayıkladığımda, sözcükler gözlerimi yakmıyordu artık.

Bitti!
O adam benim harflerimin kordonuydu.
Bu yüzden ne zaman bir şeyleri yazmaya kalksam, hep onu doğuruyordum.
Ama bitti!
Ben gerçekten istemiştim, saçlarımın tokasını yalnız onun için çözmeyi..
Artık tek kişilik bir otobüs koltuğuna benzer fotoğraflar çektiriyorum,
Artık, hiçbir şey eskisi gibi değil.

Bitti işte!
Oysa, bu sevdanın teri bile soğumadan.. 

22 Haziran 2011 Çarşamba

Sen yokken...
Tırnaklarım uzadı, kısalan saçlarıma inat.
Affettim fareyi bir lokmada yutan kediyi..
Balkon kapısını örtmeyi unuttum bazı günler..
Bilirsin panjurlarım zaten hep kapalı..

Çörek otlu poğaçalar yaptım.
İçlerine maydanoz koymadım sen sevmezsin diye...
Taze fasulye yaptım zeytinyağlı yerine..
Vazgeçtiğim ne varsa, geri kazanmak adına oyaladım kendimi...

Sen yoktun..
Geçmiş zamandaki tüm kadınlar, adamlar iliştiler yanıma.
Sonu sana çıkmayan yollarda yürüdüm tek başıma.
Senin yolun koyulmak için miydi; durup, dinlenip, oturmak için mi vardı bilemedim.
Öyle olacak sandığımdan, öyle olmasına tahammül ettiklerimle,
Aynı meridyende senden uzak tek nokta olmayı becerdim.

Sen yoksun..
Şimdi durup geçmişe bakıyorum.
Saçlarımın kiri ile sana geldiğim günleri düşünüyorum.
Etrafıma bakıp söyleniyorum;
 "hani her şeyinizle kirlenmeyi göze alıp seversiniz ya bir adamı"
"hani bir çocuğum olacaksa, ancak onun gibi bir adamdan olmalı"
dersiniz ya diyorum.
İşte ben bu adamı böylesine sevdim diye diye anlatıyorum.

Gerisi akıl bulandıran bir suskunluk...
Birinci ve ikinci tekilden ibaret bir yaşamda; birbirimiz için iyelik zamirleri iken, üçüncü tekil şahıstan ibaret kalmak..
Boş ver.

15 Haziran 2011 Çarşamba


Böyledir bu düzen.. 
Önce başlar devrilir, sonra kelimeler... 
Yer / gök italik..

14 Haziran 2011 Salı

Gözlerim kapanıyor.. 
Tıpkı karşına oturup, araladığım bacaklarım gibi...


selisharef:
"çünkü insanı, birini sevmeden önceki halinden çok daha yalnız bırakır, birinin gitmesi."


13 Haziran 2011 Pazartesi

·         
           Bana dokundun..
Tenime, göbeğime..
Kasıklarımda esti nefesin.
Başım döndü.
Bugüne dek ezberlerle bildiğim tüm davranış kalıplarım bozuldu.
Çevrildikçe çentik attı yalanlar.
Ben seninle tüm ezberlerimi bozdum ve ondan sonra hiçbir şey çizgimi taşıramadı.

9 Haziran 2011 Perşembe


"Bir bankta oturuyorum ellerimi cebime gömerek
kapıyı sertçe kapatıyorsun fakat hareket edemiyor taksi.
Çünkü kırmızı ışığa yakalanmışsın.

Hep öyleydik, tuhaf fakat hep kırmızı ışıktık biz.
Hiç geçemedim senden, hiç geçememiştin bir türlü."

* Rahman Yıldız

7 Haziran 2011 Salı

Ne çok isterdim kendine ördüğün duvarların tuğladan olmasını. 
Dokunduğumda yıkılmasını. 

Oysa senin duvarların tahtadandı sevgili. 
Depremlerimden sapasağlam çıkışına sinirleniyordum.

6 Haziran 2011 Pazartesi


Biz iyileşmeyiz diyor İlhan
Biz iyileşmeyiz bunu bil, diyor.
Biliyordum: ağırdı
Biliyorum: çok ağırdı
Biliyorum: adım adım
Ben seninle sevgilim
Mutsuz ama bahtiyardım

* Birhan Keskin

3 Haziran 2011 Cuma


Çünkü insan yarayı açanda sarmak ister yaralarını, diğerleri sadece merhemdir.

Su, ateşe hitaben:

"Sen yalnız kendi ateşinle can yakarım sandın. Bilemedin aynı ısı bile benimde can yakabileceğimi"