Suyun yakarışı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Suyun yakarışı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ocak 2011 Perşembe


Ellerimde bir sürü varlık kelimeleri..
Yokluğunu yazıyorlar ne yazık!

22 Aralık 2010 Çarşamba


Denizin üzerinde hiç sektiremeğim, taşım...
Daha sevincini yaşayamadan, içime oturuşunu daha nasıl anlatayım.
Hani çektiğim acıdan bir nebzede olsa kurtulmak istercesine, kesmek istediğim saçımsın...
Ama sana kıyamıyorum.
Lanet olsun!

20 Aralık 2010 Pazartesi

Allah' tan tek dileğim;
dilerim,
ölene dek boğazında düğümlenirim!!!

4 Aralık 2010 Cumartesi



Adın bende saklı kaldı. Biliyor musun? Seslenmeye bile korktum çoğu zaman... Kimseye söylemedim, bilmesin istedim, sen bana özeldin... Adını sadece senin gözlerine bakarak, sana fısıldamayı istemiştim.

Kendimi sever gibi sevdim seni. Kendime bile söylemek istemedim bu aşktan vazgeçmeni.

Bitme istedim.

Gitme istedim.

Gittin...


Kendi yüreğindeki yangınların ve hırslarının seni de eriteceğini bilerek gittin. Biliyordum seviyordun. Acıta acıta ve kendini kanata kanata yok olmayı seçtin. Yan istedim, acıların bitmesin, her zaman vicdanınla kala kal istedim işte.

Korktum, gücendim, bende kaçmaya çalıştım senden. Denedim, uzaklaştım. Kaçmak için uğraştıkça, senden vazgeçememenin sancılarını yaşamaya başladım. Söyleyecek sözler bırakmadan ve bakmadan arkana, uzaklaşmayı tercih ettin ya... yediremedim...
Kin değildi bu, sadece sana karşı bir öfkeydi. Defalarca rededilişimin acısını çıkarmak istedim. İntikam için değil. Kendi öfkemin bile içine sıkışıp kaldığım oldu.

Mutluluğumuzu bu kadar ertelediğine inanamamışlıktı bu. Ertelemek dedim de, kimbilir belkide direk bitirdin. Tıpkı benden kaçmak için söylediğin sözlerin gerçekliğine inanmaya çalışarak.

Bu kadar mutlu olma şansımız varken, biz bu kadar birbirimizi tamamlarken, şimdi ayrı gayrı olmak koyuyordu.
Hayır! hayat adil değildi, sen gitmiştin.
Ben bitiktim.


Seninle karmançorman olan hayatıma geri dönmeyi denedim. Ama artık hiçbirşey eskisi gibi gelmiyordu. Hep bir yarımlıktı duyumsadığım. "Şimdi o da olsaydı" şeklinde cümleler kurar olmuştum nicedir. Kendi kendime, bize ait bil dil geliştirmiştim, duymanı umut ederek.
Seni isteyip, hayatıma seni mühürlemiştim.

Gitme demiştim,

Gitmiştin.

Şimdi bende yazacağım dediğim, ama gönderil(e)memiş diğer mektuplarıma bir yenisini daha ekliyordum.


3 Aralık 2010 Cuma


İstediğim ne mi?
Yüzünün kıvrımlarına mandallanmak bazen..
Bazen kendimi kandıracak, sorgulatacak vakit bulamamak..
"Ağlayan çayır" ı sil baştan izlemek seninle..
Müziğinde kendini kaybetmek..

Lütfen duy istiyorum sesimi!
Gözlerim gidişine değil, gelişine anlamlar yağdırsın..


Ben ne zaman seni düşünerek uykuya dalsam, hep bir yanım eksik kalkıyorum.
Beni düşlerimden uyandırma!
Henüz gerçekliğine uyanmaya hazır değilim.


30 Kasım 2010 Salı

Bir gün kapanan kapıları açmaya cesaret bulduğunda ben o evde seni bekliyor olacağım, ama sen hiç bilmeyeceksin diye başladı hikayede ki kız bu seferki mektubuna.
Yalnızdı, ama bu eskisi kadar koymuyordu. Anlamını bulduğu ve yazılarla anlamlandırdığı bir hayat kurmuştu yeniden kendine.
Kız geriye bakıp düşündüğünde istemişti ki "evet ben kendi başıma da mutluyum ama bu mutluluğu, seninle de paylaşmak istiyorum" Ama erkek duymak istememişti bu mesajı. O suskunların kahramanlarını oynuyordu her zaman.
Onu mutlu görmek adına yaptığı tüm girişimler sonuçsuz kalmıştı. Her ne kadar vazgeçmeyeceğim senden dese de kız, sonuçsuzlandırılamayan her şey; üzerine alınganlık olarak yapışmıştı. Keşke biraz daha cesaretli olsaydı adam, böyle suskun kalmasaydı.
"bitti..." dedi yaşanmamışlıkların üzerine nokta koymanın zamanı geldiğine inanan kız.
"Sen hiç bilmezdin de, senin yanından ayrılıp eve dönmek çok koyardı aslında. Yanında rahattım ben, huzurlu, hep yanında olayım isterdim. O dizlerde uyumak, sana sokulmak isterdim. Söylediğin ya da yazdığın her sözcükten ben çıkmak isterdim" Olmadı. Başlamadan tükettik. Şimdi tekrar eve dönüş zamanı, kapanan kapılara dokunmama zamanı... Şimdi yine bitmelerin ve yeni başlangıçların zamanı...
Başladığı mektubu zarfa koydu, zaten üzerinde adresi yoktu, alışkındı buna kız. Hiçbir zaman göndermemişti yazdıklarını. Ve mektuptan aklında kalan bir paragrafın, üzerinden geçti tekrardan.
"Yenilmiş bir ordu gibi kaçıyorsam senden, dudaklarının karşısında kaçıyorsam bağışla... Bir yangını başlatacak kibrit olmaktan korkuyorum..."
Duraksadı ve düşündü... "Asıl sorun nerede biliyormusun çözümünü bildiğin bir seyin kuruntularını yasamak" dedi hafif bir sesle aynadaki aksini görüp seslenen kız. Sadece adamın tepkisinden korkuyordu artık. Sustu... Usulca pencereden dışarısını izledi. "Keşke" dedi, "Keşke sonunu her ikimizde bilsekte bu aşkın, yine de yaşasaydık"
Yaşan(a)mayan şeylerden tüm yaşamı boyunca nefret ederek...

23 Kasım 2010 Salı


 
Gelecek olana,
yani sana...!
 
"Kirpiklerimin tenine, terine değmesi" demek olsun hayat!
Önce hayallerim sana gebe kalsın, sonra bedenim...

Lütfen bana çok geç kalma...

13 Kasım 2010 Cumartesi


Canım sevdiğim, çiçeğim, aşkım.
Keşke diyemiyeceğim kadar uzağım artık... 

O kadar ısıtmak istedim ki nefesimle sırtını. Keşke yüreğine en güzel aşk şarkılarını fısıldayabilseydim. Yapamadım aşkım. Kelimelerden utandım..
Ellerim ellerini sevdi çiçeğim, dudaklarım koynunu, gözlerim yüreğini... O güzel, içinde güneş saklı yüreğini.

Elimden birşey gelmiyor. Artık çok geç! Yolların ortasında gözlerin, gözlerimi esir aldı aşkım, kapatamadım. Güneş dolu yüreğine yağmurlar yağdırdım. Affet beni... Çevremi saran bulutları dağıtmaya yetmedi rüzgarım. Sesini duyar gibiyim aşkım.

Nefesim nefesine nefes katsın istedim ama olmadı. O küçücük nefesi içine üfleyemedim. Olmadı aşkım. Adının fısıldadığı masalları fısıldayamadım nefesine. Bir varmış bir yokmuşta kaldı fısıldamam. Ötesini fısıldayamadım. Güneş dolu yüreğine yağmurlar yağdırdım. Nefesim nefesine nefes katsın istedim olmadı aşkım.

O zilin sesini duyduğun ana lanet ediyorum. Toprağın olmak varken mezar, güneş olmak varken gölgen oldum. Sen elini uzattığında kalbimi sakladım.

Aşkım seni de yanımda götürüyorum. O gittiğim yerde binlerce kez haykıracağım. "Seni seviyorum çiçeğim" Tek aşk vatan aşkı derdim, ama bilmezdim benim vatanım senmişsin.

“Umarım güneşli bir gün başka bir nefes daha güçlü üfler yüreğine aşkım ve ben çıkar giderim”


* Nefes filminden komutanın şehit olmadan önce, karısına bir çocukları olamadığı için ve öleceğini bildiği için yazdığı ilk ve son mektup... 

* Doğum günü kızı Efsa...







12 Kasım 2010 Cuma


Hani bazen sırf ona yakın olabilmek kolunla koluna temas edebilmek için, çok yorgunken bile ayakta beklersin ya...

Belki de;
"İşte bu yüzden"


9 Kasım 2010 Salı


Ciğerlerince çeksene içine işte!! 
Öyle sevsene beni..


31 Ağustos 2010 Salı

Çok değildi..
Tut beni istedim.
Tut
ve bağrına bas.

Bize ait bir çerçevede, negatiflerden bakmak istemiyordum çünkü hayata!

Çok değildi istediğim..
Olmadı!




25 Aralık 2009 Cuma

Yenilmiş bir ordu gibi kaçıyorsam senden,
Dudaklarının karşısında kaçıyorsam bağışla.
Bir yangını başlatacak kibrit olmaktan...
Olmandan korkuyorum.

15 Ekim 2009 Perşembe


Ne yaparsan yap bana.
Ama lütfen etimi delip geçip, içime girme!!
Beynime..
kalbime..
tüm derinliklerime..
Lütfen!
Sonra yaralarım kapanmıyor.



12 Ekim 2009 Pazartesi


Bu kıtanın toprakları artık adım adım yürüyemeyecek kadar ağır gelir oldu bize...
Anlamıyormusun adımlarımız çarpışıyor.
İkimizden biri gitmeli...

Lütfen git...

Ben gidersem dönemeyeceğim, biliyorum.

1 Ekim 2009 Perşembe




Biliyor musun?
Nece zamandır,
Öfkemin uyanışını duyuyorum içimde.


Bak! nefes alıyor. 
Hırıltılı.

Kuşkunun bıçağını sivriltiyorum.
Bir yanım delir, deşil, çürü, kanat kendini istiyor.
Diğer yanım suskun.
Gerçekten suskun

Git yanımdan,
Kanasın dudakların arzudan.
İhtişamına rağmen cılız senin yüreğin.
Yanıma yakışmıyor.
Uzattım beklentisiz,

Zeytin dallarımı her defasında...


İstedim.

Vatanından sürgün edilmiş gibi yürümemeyi

Sessizce yanında.


...

30 Eylül 2009 Çarşamba




Biliyor musun?
Senin için:
Gözlerim tutku olsun istedim,
Ellerim güven,
Saçlarım parfüm,
Boynum huzur.
...

25 Eylül 2009 Cuma

Bugün

Satırlar mı kanıyor ne?