23 Aralık 2009 Çarşamba

Ben senin yanında, musluktan deliğe akan bir su damlası gibi kalakaldığım anları biliyorum. Bana sakın zamanın değerini falan anlatmaya kalkma.

Akmayı da, damlamayı da, elinden kaymayı da, yok olmayı da çok iyi bilirim. Dilersem damlamadan da kalabilirim. Hepsi benim seçimim.
Hıçkırık misali bir sen tuttu içimde...
Nefesimi tutsam geçer misin?
Yoksa gerçekten nefesimi keser misin?
İçimdesin hissediyorum.
Kan gibisin, kanım gibisin.
Damarlarımda akışını, derimin altından kayışını, hücrelerimde dansedişini hissediyorum.
İçimde olduğunu bilmek çok güzel...

Hep içimde kal sevgili.
Seni seviyorum.

22 Aralık 2009 Salı

Hiistt...
Once usul usul dokunacağım sana.
Sonra kuytularında kaybolacağım.
Soluk borunda benim nefesim fink atacak.
 Bu gece çok serseri bir kız olacağım...

Kulak zarını tekmelemek istiyorum.
Omurlarında zıplamak.
Kalbinden birazcık çalmak.

Korkma beni unutmaman için beynine dokunmayacağım.
Bu gece uslu kız olacağım...

Rahmine bile dokunmam soz.
Daha cocuklarinin annesi olacağım.

Ve bedenim cocuklarımızın mezarlığı...

Keşke sırtımı, başımı, saçlarımı, tenimi, nefesimi, ellerimi yaslayacak kadar

güvenebilseydim birine...

Hiç keşkem kalmasa da, "keşke" diyebildiğim anlardayım şu aralar...
Kemanın telleri birbirine değiyor ne zamandır...
Arada akort etmeye ihtiyaç duyuyorum kendimi...
Başkaları bulmadan, kendi hatalı noktalarımı arıyorum.
Bu aralar akort edilmeye ihtiyacım var...
Belki;
Biraz daha sola çevrilmeye...

Yaslamalı birisi başını bana.
ve ben demeden anlamalı ne kadar çevrileceğimi...
yormamalı,
germemeli yaylarımı...
Çocuk oyuncağı gibi kendine göre de ayarlamamalı seslerimi
En güzeli olmalıyım seslerin...

Bugün sesim hüzünlü çıkmalı,
Yarın neşeli.

Bu aralar akort edilmeye ihtiyacım var...
Kendi sesimi en doğru notada bulmak için.
Kendime güzel gelse de sesim, dışarıdan farklı duyulduğunu keşfettim.
Anlaşılamadığımı anladığımda kendimde kusur arıyorum ben.
Biraz sağ, iki kere sola çevir beni.


Sonra...


Kapat gözlerini... Ve çal beni...
Önceden başkalarını yutup, kustuğumu düşünürdüm...
Sonra kendimi yiyip bitirip kustuğumu farkettim.
Bunun sonu nereye dek gidecek bilemiyorum.

Ağzımda kendi tadım...
Damağımda kalmıyor bir zamandır.

21 Aralık 2009 Pazartesi


Ben bir anneyim.
Oluşturmayı ,
Büyütmeyi,
Doğurmayı,
Öldürmeyi,
Çok erken öğrendim...

Ve bir kadın olarak;
Onun sevgisini içimde oluşturmayı,
Büyütmeyi
Doğurmayı,
öğrendim...

Yaptığım tek şey onu bile bile düşürmekti.
Gayet kayda değer bir biçimde bilinçli bir tüketiciyim, üzerime laf söyletmem.







Sen dokundun.
Ben tükürdüm.

Üzerimde parmak izlerin kaldı.
Üzerinde...


Senin için hiç gözyaşı dökmediğimi söylemiştim değil mi?
Ağlayamadıkça ellerim kasıklarıma gitti.
Dokundukça,
Sadece hırsımdan ağladım.
........................


..........Gözlerimden değil......
.............Sözlerimden, kasıklarımdan ağladım ben senin için.......

Ben büyüdüm...
Kapı kenarlarına atılan boy çentiklerini arttırdı babam.
Dolaptaki kıyafetlerimin altına serilen gazeteler eskidi. Geçmişimize bir yabancıya bakar gibi baktım, sonradan elime aldığımda.
Duvarların üzerinde yürümeye utanır oldum.
Çat patları unuttum.

Büyüdüm...
Ayakkabı numaram değişti.
Ekmek almaya yiğenimi gönderir oldular.
Düşünce kanayan dizime aldırmadan koşmayı unuttum.
Canım acıdığında, garip bir cesaretsizlikle durmayı öğrendim. 

Neden bazı şeyler için küçük, bazı şeyler için büyük olduğumu anladım!

Lütfen daha fazla oynama bu aşkın alıcıları ile. Zaten belli belirsiz çekiyor.  Ondan da olmayayım mümkünse.

18 Aralık 2009 Cuma


Acılarım, sen öpünce de geçmedi malesef.

17 Aralık 2009 Perşembe


Bir camın üzerine üfleyip, buğusu ile adını yazarsın ya...
Bunu senin teninde uygulamak istiyorum ben.

Tenine üfleyip, parmaklarımla adımı yazmak...
Bulmacam bitti.
Beynimi kemiren kuşkularda!
Sorularda!

Cladius' a işlediği cinayeti, sahneleten Hamlet gibiyim.
Oluşmasına izin verdiğin eserini ve bedellerini sana izletim.
Bitti.
:)
Şimdi yolum açık olsun...

16 Aralık 2009 Çarşamba


Beni hatırla, içine girdiğin her kadında!
Satın alırken büyük geleceğini zannederken, bir beden küçük gelen bir elbise gibiydin!

15 Aralık 2009 Salı

"bulutlardan bir sandalye çek otur yanıbaşıma,
yağmurlardan bir bardak su bulacaksın,
seni bekleyen"



* Masa ve gökyüzü metaforu
Aynı dakikalar
Sen havalimanının gidiş kapısından giriyorsun...
Ben geliş kapısından...
Ellerimizde telefon, denk gelmesekde birbirimizin sesi ile doymaya çalışıyoruz...
Ve bu bizim hikayemizin tek gerçek olacak yanı...
Birbirimize hep geç kalıyoruz.
Sen gelince ben, ben gidince sen... 


Ocak
Belirsizlik...
Canım mı yandı ne?
Gülümseme,
İçime bir tohum kaçtı galiba :))


Şubat
Tohumun ucu göründü.
Diş çıkaracak çocuklar gibiyim...
Hafif bir sızı, heyecan. Görünen o boşluk dolacak sonunda!




Mart
Tekrar birisine güvenmek,
Yeniden hissedebilmek,
Yeni yıl dileklerim kabul mu oluyor ne?




Nisan
Bahar..
Havada buram buram aşk kokusu var
Bu çıkıntılar dallarım mı?
Yeşeniyormuyum ne?




Mayıs
Güzelliğin(d)im
O kırılan benim dalımdı,
Ben...
Cennetin ağacıydım.
Kıydın...




Haziran
Aşk sende asılı...
Sarı odalarda yaşandı...
Aşk elimi tutmanda değil, en son havalimanında bana sımsıkı sarılmanda saklıydı...




Temmuz
Biz güzeliz...
Biz güzeliz...
Biz güzeldik...
Bilmeden dallarımı ne kadar kırdığını görmüyor musun?


Ağustos
Kendimi kıyılarına vurdum...
Ateştin, suydum.
Buhar oldum...
Masallar yazdım,
Özledim...
Seninle olamam, ama sensiz de yapamam...



Eylül
Umursamazlık öğrenilen bir şeymiş ve can acıtmak güzelmiş...
Sabrına teşekkürler, tüm iğnelemelerimi çekiyorsun
Ama kanasın dudakların arzudan...


Ekim
Sana mektuplar yazmak.
Seni yazmayı sevmek 
İstanbul...
Seni görmemeyi tercih etmek!
Canını acıtmak...


Kasım
Senden kaçtıkça sana tutulmak
Sana yeniden inanmak
Seni yeniden görmemek
Yeniden aşık olmak.
Bu kez farklı olabilir deyişin, inanışlar
Ama aynı hataların!!!
Bu kez yeterlerim!!!


Aralık
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim. Yüreğimde bir çocuk, cebimde bir rovelver...
Bu aşk burada biter. İyi günler Sevgilim...Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider...

 
Sıkı tembihlerle evimizin önünde oynayan,




ama bilerek topunu




hep senin oynadığın alana kaçıran



 
bir çocuk gibiyim.


 
Sürekli yanında olmak istiyorum.


 
(: