23 Şubat 2010 Salı

Senin bu "en güçlü" olma hırsından bunalmıştım en çok…

Eski notlarıma bakarken şu yazı ile karşılaştım;

"Dürüstlüğüm buradan ileri gelir. Başka yüzlerimi saklayacak ve iki yüzlülük yapmadan. Başlangıçta tüm kötü yanlarımı ve yaptıklarımı gözler önüne sererek, beni olduğum gibi gören gözlere sımsıcak bakabilirim. Benim kötülüğüm kalbimin derinliklerinde pusuya yatmaz ve tetikte beklemez."

Zaman geçiyor...
Büyütürken, büyüyorum...

22 Şubat 2010 Pazartesi


Daha 5 var,

Seninle başbaşa kalacağım vakitlere...
Çünkü;

K / aybettin...!
ve 
bir üzüm bile olamamak hayatında.
Sana bakıp bakıp kararmaya... 

19 Şubat 2010 Cuma


Bir ağacın adında saklanmış adım bile...

Kendi içimde ki ağaçlara, odalara, kapılara bile bir isim veremiyorum.




Kimse, hiç kimse Ophelia olmanın ne demek olduğunu tam anlamıyla düşünmedi!


18 Şubat 2010 Perşembe


Hapset bu bedene sevgini. 

Hücre hücre, gir derinliklerime.

Su bazen akmaya korkar...

Ama kimseye bir şey söyleyemez.

17 Şubat 2010 Çarşamba


Neden tüm sevdiklerim 4 harfte takılı kalıyorlar?

16 Şubat 2010 Salı


hep seninleyim.

Zihnimle
Fikrimle
Zikrimle

İçine sığamayacağım kadar geniş zam/an/larca.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Aslında hepsi

Nazım/dan


En sevdiklerim gibi...


Çünkü;

s / ustum.

Saçımda ki kırıkları ayıkladım geçenlerde. Ben oynadıkça çoğalıyorlar sanki?
Biz seninle saatlerde takılı kalmayacak kadar özeliz.

İkimizi bununla sınırlandırmak bize hakaret olur.

Anlayıp da anlamamazlıktan geldiğim...
Bir kulağımdan girip, diğer kulağımdan çıkan kelimeleri; kulak mememde hapsedip küpe yapıyorum, her ihtimale karşı...

/çaktırmadan kimselere/

Noktası konulmayan güzel bir masal başladı seninle ve her kullandığımız cümle, bir yenisini daha getiriyor bize...




Ölüm dudaklarda!


Ölümün; parmak uçlarımla dudaklarına dokunduğumda...

Ölümüm; dilimle tadını tattığımda.


14 Şubat 2010 Pazar

Tenine parmak uçlarımla hayal meyal dokunup, o akımı yaratmayı istemekti. Seni sevmek.