9 Ekim 2010 Cumartesi
8 Ekim 2010 Cuma
7 Ekim 2010 Perşembe
6 Ekim 2010 Çarşamba
5 Ekim 2010 Salı
4 Ekim 2010 Pazartesi
Biliyor musun?
Güldükçe ilkbahar kaçıyor sanki gözlerine..
Benim yüreğimde galalar filizleniyor.
Bir kuş uçuyor gökyüzüne,
Kabuğu kalkmış bir yaramın izleri daha siliniyor.
Gözlerine baktıkça yağmurları giyiniyorum sanki.
Islandıkça, saçlarımdan damlayan huzurla yeniden uyuyorsun dizlerimde.
Biliyor musun?
Sesini çok özlüyorum.
Yüzüne dokunmayı özlüyorum.
Bir sokulsam diyorum koynuna!
Sokulsam geçecek sanki bu özlem.
Kokunla başım dönecek,
Kendimi tutmama gerek kalmayacak.
Daha kararlı, daha emin olacağım kendimden.
Sen adam,
Her nerede, ne şekilde yaşarsan yaşa,
Kokunu aldım ya bir kere,
Ne zaman o şehire gitsem, seni soluyacağım.
İnsanları sevmenin tek yolu vardır ve o da onları olduğu gibi sevmektir.
Ve güzellikte buradadır: onları olduğu gibi sevdiğinde onlar değişirler. Sana göre değil; onlar kendi gerçeklerine göre değişirler.
Onları sevdiğinde onlar dönüşüm yaşarlar. Değişmezler, dönüşürler. Onlar yeni olurlar, onlar varlığın yeni yüksekliklerine erişirler.
Ancak bu onların varlıklarında gerçekleşir ve bu onların kendi doğasına göre olur. İnsanların doğal olmaları için yardım et, insanlara özgür olmaları için yardım et, insanlara kendileri olmaları için yardım et.
Ve asla hiç kimseye güç uygulamaya, itip kakmaya ve hükmetmeye çalışma.
Bunlar egonun yöntemleridir.
* OSHO
1 Ekim 2010 Cuma
30 Eylül 2010 Perşembe
Alttaki şiirin tamamını sana göndermişim geçmiş zamanlarda bir maille. Sense büyük ihtimalle okuyup silmişsindir, maillerini uzun süre tutmadığını biliyorum çünkü..
Dilerim birgün yine beni okur, yine bu şiiri okur, anımsarsın beni...
"sen ise
gençliğini, hep çocukluğunu düşürmüşsün
diyelim gece, diyelim alelacele yalnızsın
diyelim ki oturup beni düşünmüşsün
ağlamışsın gride biraz siyah, biraz beyaz arar gibi
yeşilde mavi yok oysa, sarı hiç yok!
beni düşünmüşsün saçlarını akordeonlarla tarar gibi
küçücük bir kız gibi
küçücük bir delikanlı gibi
küçük bir yaradaki büyük bir kabuk gibi
büyük bir yaradaki küçük bir kabuk gibi
kanar gibi, kanatır gibi, birlikte kanar gibi beni düşünmüşsün!
ecel olur gelirim sana artık adressiz bir zarf gibi
zarfı yalayıp kapatırken dudaklarımı kağıtla keser gibi
çünkü ben orda celladım, biraz katil
seri haldeyim sana, paralel haldeyim
bütün suçlar üstüme yıkıldı, hataların altında kaldım
hayatım hayatına düşüp patlamayan
hayali bir bomba gibi!"
* Küçük İskender
28 Eylül 2010 Salı
27 Eylül 2010 Pazartesi
26 Eylül 2010 Pazar
Sen bana ne mi yaptın?
İçinde senin olmadığına güvenip girdiğim tüm yollarda, bu labirentte insanın karşısına dikilen tuzaklar gibi
her defasında karşımda bittin.
Senden kopmamam, sevgimle seni beslemeye devam etmem için hiç yakamı bırakmadın.
Şimdi durup ne dememi bekliyorsun bilmiyorum.
Bana her ihtiyacın oluğunda yanındaydım.
Her pişman oluşunda, tüm günah çıkarışlarında yanındaydım, arkandaydım.
Sen beni hep ardında bıraksanda...
Hiç vazgeçmedim seni sevmekten!
Ama sen tüm bunlara rağmen ne mi yaptın;
Yokluğunda her şeyi sineye çekip, varlığına minnet edeyim diye!
O anki ilgine şükran duyayım ve seni bu şekilde kabulleneyim diye,
Bir cehennemi sundun sen bana, ellerinle!
Belki de; "İşte bu yüzden şu an vazgeçiyorum senden" dediğimde, bir arkadaşım bana ne dedi biliyor musun? "bir cehennemi kabul edebilecekken sen, bundan eminken karşındaki adam; cenneti sunmak istemedi sana. Ve sen cehennemle yetinmeyi denedin. İşte bu yüzden."
Cenneti yaşatma imkanın varken ,sen beni bilerek bu cehennemde yaşattın,
Bilerek ve isteyerek!
Bununla beslendin çünkü.
Hep elinin altında kalayım istedin!
Doğru yanıtları farklı anlamlarla saptırıp, yanlış soruları sormama neden oldun!
Beni hep sorgulamalarla başbaşa bırakırken, hiçbir şey yokmuş, bu davranışların doğalmış gibi davrandın.
Ben seni sevgimle yüceltmeyi isterken, senin için öylesineymişim ifadesi taşıttın.
Bana vermediğin tüm sevgini başka kadınlarla harcadın.
Ah sevgili inan herşeyi kaldırabilirdim, aldatılmayı bile kabullenebilirdim.
Ama ben seni en başından beri dürüstlüğünle sevmişken, sen bana yalan söyledin.
Bu sefer kaldıramayacağım şeylerin altında ezdin!
Biliyor musun yine çok sevdiğim bir başka kadın, senin bu medcezirli davranışlarını anlayamadığımı anlatırken;
"Efsa sana ne yapıyor biliyor musun? Seni davranışlarıyla, sözleriyle, özeniyle yükseklere fırlatıyor.. Ama sonra tutmayı unutuyor".
İşte sen buydun 2 sene boyunca!
Beni kendinde hep "dün" bıraktın!
Açtığın yaralar kapandığı veya yerine koyacak başka insanlar bulduğum için,
Veya seni sevmekten yorulduğum için bitmedi bu sevgi...
Hem bana bir yalanını yakaladığım, hem de gözümde bir ilah gibi görünürken vazgeçilebilir olduğunu bana gösterdiğin için bitti bu sevgi!
Bitti.
Şimdi bir zamanlar nasıl seni sevdiğimi gururla ve hiçbir çekinceme duymadan söylediysem, bitişini de aynı gurur ve dik duruşla ilan ediyorum.
23 Eylül 2010 Perşembe
Kaydol:
Yorumlar (Atom)