19 Ekim 2010 Salı

Sen dokundun,
Sıcaklığından derim büzüştü, yapıştı sanki sana.
Çekersem canımın yanacağından korkuyorum.

Şimdi sen geleceksin ya,
Burnum uyanacak,
Soluğumu tutucam.
Sesinden şarkılar dinlerdim...
Sesi İstanbul kokardı.

Sonra nokta konuldu her şarkının sonuna.

Posası çıkmış sözleri kaldı elimde avucumda,
Yitirmedim aklımı..

Sözleri bir kent kalabalığıydı...
Sözleri İstanbul kaldı.
Öyle bulanık, öyle tehditkar, öyle yavan.

Uyuyorsun,
Saçlarımdan danlayan huzur eşliğinde,
Dizlerimde...

Gözlerine baktıkça yağmurları giyiniyorum sanki!

Gözünde büyüttüğün kişinin,basınca çıtırdamayacağını keşfetmek, garip bi tokat etkisi yaratıyor insanda.
Kendine şaşırıyorsun,bu muydu be diye!

18 Ekim 2010 Pazartesi


Saniyelerin arasına saklandım...



Elini uzatıyorsun..
Bir film karesini kendimizce çekiyoruz.
Sen İlyas oluyorsun, ben Asya.

Tutmak istemekle, ölmeyi istemek arasında bocalıyorum.
Ya tutunca bırakmak istemezsem?
Ya tutunca sen bırakırsan beni?

Korkuyorum.

 
"Hayatım içimden geçen cümleler içinde geçti" demişti ya Murathan Mungan bir kitabında;
 
Sen ise sevgilim, ne içimden geçebilmiştin, nede hayatımdan!
 
 

15 Ekim 2010 Cuma

"Adı yalnızlık olan, okumadığın bir şiiri daha yırttım"
demiş yazar...

“Birbirimiz için yanlış kişiler olduğumuzu söyleme. Biz başka hiç kimse için doğru kişiler değiliz.”

*The Cutting Edge

Sen fotosentez yapıyordun kendi hayatınla,
Ben uzaktan sadece seyrediyordum.

Hayat diyordum sana.
Adına aşk diyordum.

Sanki farklı duraklarda bekliyorduk aynı otobüsü.
Trafik hızla akıyordu...

Elimden tutmamandan korkuyordum.
Hayat diyordum değil mi?
Hayatım...
Bir prospektüsten ibaret olsun istemiyordum...

14 Ekim 2010 Perşembe


Defalarca bıkmadan okumak istediğim kitaplar gibiydin..
Oysa ben seni okumak değil, sana dokunmak istiyordum.


Ayağımın havada kalmasına izin vermedin.
Hep sağlam basma endişesi yaşattın bana yanında!

Belki de;
"İşte bu yüzden"

Ben 2 yıldır seni düşündüğüm, seni yazdığım, seni yaşadığım o koltuktan kalktım.
Sonra bitti bu hikaye.


Çok baktım, yanıldım!

Belki de,
"işte bu yüzden"

12 Ekim 2010 Salı

Boynuna taktığın bir aksesuar gibiydi senin yalnızlığın...
Gece olunca, kim kimi takıyordu, kim kimi çıkarıyordu...
 belli olmuyordu! 

Şimdi desemki;
"cennetimden bir kat sunmak istiyorum sana"
...
Ne dersin?
İçime girer misin?


Her bıçak, her adım, her yol kendime artık, ona değil.

Adımlarımı değiştirdim sevgili arkadaşım, ona ayak uydurmayı denerken kendimden geçtiğim, tökezlediğim, hangi yöne gideceğimi bilemediğim günleri geçtim.

Ayak değiştirdim.
Kendimi gülümsetmek için bazen sekebildiğimi keşfettim.


11 Ekim 2010 Pazartesi

Bir zamanlar saçlar zülüftü...
Sonraki yıllarda bakan gözde kıl olarak değişti adı.