24 Ekim 2010 Pazar
22 Ekim 2010 Cuma
21 Ekim 2010 Perşembe
Ellerine bulaşmasın diye,
Bütün bedelleri ödenmiş acılarımı,
Arabesk saçlarımda topladım.
Sonra kasıklarına bağladım bileklerimi...
Kımıldatma!
Daha da bir adım bile, attırma bana!
Ah adam!
En yalın halimle, yanına hükmederken kendimi.
Kokunu başka tenlerde bırakma!
Hala insan kalan yerlerim var.
Acıtma yokluğunla!
"Adını anmak güzeldi,
Dost ağızlarda sana dair cümlelerin
Islatılması...
Adını anmak...
Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel
Avuntularına sırt çevirip senden söz açmak...
Biraz gülünç, biraz sitemkar...
Güzeldi...
Adının Türkçedeki yankısı özeldi...
Seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı,
Sülalesi Kandilli yoğurtçunun mekanında...
Denize amors durup, yüzüne
Cepheden bakmak güneşli bir mavilikte....
Güzeldi..
İpe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak,
Yüzünde
Yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi...
Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum
Şimdi...
Cümlelerimiz öznesiz...Umursayan yok,
Kanlıca'daki yoğurdu...
Ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir
Aşkın mührüdür artık...
* Yılmaz Erdoğan / Başkalaşan Aşk
20 Ekim 2010 Çarşamba
19 Ekim 2010 Salı
Az sonra ben o sokağın öteki ucundan, yeni bir sokağa döneceğim.
İnsanlara, kokulara, ağaçlara...
Evlerin duvarlarını sümbül yerine, yaseminler sarmış olacak belki de..
Kurabiye kokan anne, az sonra okuldan gelecek çocuğunu kucaklayacak.
Parmakları nasır tutmuş bir adam, karısına yeni bir yazma alacak.
Saat 7 yi 14 geçecek mesela.
Akşam ezanı okunacak.
Ben az sonra seninle dopdolu geçen o kaldırımlarda son adımımı da atacağım.
Kelimelerden oluşturduğum insan kalabalığını, temizlemekten vazgeçeceğim.
Sokağın kirlenecek!
Bir köpek havlayacak.
Sokak lambaları yanacak,
Kaldırımlar bir arnavut yumuşaklığında basılacak...
Ben az sonra köşedeki yavruağzı evin duvarına son kez parmaklarımı sürüp, döneceğim köşeden.
Emanet bırakacak çiçeklerim olmayacak.
Senin yüzünü yansıtan çocukları özleyeceğim en çok.
Ama bakmayacağım ardıma.
Az sonra gideceğim ya, adımlarımın sesi bile duyulmayacak.
Görkemli bir girişin, sessiz gidişlerini yaşayacağım.
Güneşin batışı karışacak saçlarımın kızılına
Bu kez savrulmadan, savuracağım...
Ben az sonra o sokağın öteki ucundan döneceğim.
Akıllarda son görüntüyü, köşeyi dönerken rüzgarla ayaklanan elbisemin ucu yaratacak.
Seni iyi hatırlamayacağım,
Bir zamanlar sana kaptırdığım elimi sallamak için, kolumu yormayacağım.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)