8 Aralık 2011 Perşembe


Elimde değil, merak ediyorum.
Kokun tadından güzel mi?



"- yeşil yandı, artık gitmeliyim."


7 Aralık 2011 Çarşamba


Biliyor musun?
Güldükçe ilkbahar kaçıyor sanki gözlerine..
Benim yüreğimde galalar filizleniyor.
Bir kuş uçuyor gökyüzüne,
Kabuğu kalkmış bir yaramın izleri daha siliniyor.
Gözlerine baktıkça yağmurları giyiniyorum sanki.
Islandıkça, saçlarımdan damlayan huzurla yeniden uyuyorsun dizlerimde.

Biliyor musun?
Sesini çok özlüyorum.Yüzüne dokunmayı özlüyorum.
Bir sokulsam diyorum koynuna!
Sokulsam geçecek sanki bu özlem.
Kokunla başım dönecek,
Kendimi tutmama gerek kalmayacak.
Daha kararlı, daha emin olacağım kendimden.

Sen adam!
Her nerede, ne şekilde yaşarsan yaşa,
Kokunu aldım ya bir kere,
Ne zaman o şehire gitsem, seni soluyacağım.

6 Aralık 2011 Salı


Şu sıralar, yazdıklarımdan ziyade "mademki" deyip sildiklerim daha çok.


5 Aralık 2011 Pazartesi


Ne mutlu, ne de üzgün olmaya..
ne sevmeye, ne de nefret etmeye.. 
ne beklemeye, ne de üstelemeye mecalim yok..

Kendimi çok yorgun hissediyorum.
Kimse dokunmasın.





Biliyor musun?
Çok da önemli değil, sen de değilsin.
Ama olabilirsin.
Aradaki fark da böyle bir şey.

1 Aralık 2011 Perşembe


Gidiliyor..
Arkana bakmıyorsun.
Dikiz aynasından bakar gibi bakılıyor, hayatının anlamı saydığın o varlığa...

30 Kasım 2011 Çarşamba


Saçlarımın okşanma ihtiyacı olmasını, şapkamla kapatmaya çalıştığım doğrudur..


Vakitsiz gidiyorsun hayatımdan.. 
Sormadan, sonrası olmadan..

25 Kasım 2011 Cuma



"İki kent arasındayım, biri bilmiyor beni, öteki artık tanımıyor."

* Roquentin

24 Kasım 2011 Perşembe


Sürekli birileri ile yatıp kalkarak ipin ucunu kaçırdığı insanlardan bıkıp da, yanına sığınmak isteyen erkekler çıkmıştı karşısına.. 


Hayatınızdan çıkmak isteyenleri, yanlış yere koyduğumuzu fark ettiğimizdeki üzüntüyü andırıyordu gözleri.. 
Biraz eksik, biraz hazin..

Dünden kalan bir ekmeğe ilişiyor gözüm. Bir kıyısından ıssırmışsın... 
Biz de mi böyleyiz seninle? 
İlk hali ile kalmayacak bir iletişimin içinde..


Bir kadını yargılamak, bir erkeği yargılamaktan çok daha kolaydır.
Çünkü kadın yargılanırken gelenekler, akıldan daha baskın çıkar.



-“saat kaç?” 
- “kabullenme savaşı ile kendimi yorduğum bir an işte..”

22 Kasım 2011 Salı


"Benimle uyanır mısın?"
Ne kadar yalın ve ne kadarda büyük bir soru aslında..
Sahi uyanır mısın?

Ben büyüdüm, sonra beklentilerim küçüldü..
Öyle orantısızdım..

Gel otur karşıma,
nasılsa bitti!
Bari bundan sonra mecburiyetlerimizi analım..


Bir gün; yemek yerken karşımda oturan adama baktım..
Mutluluk ve huzurla baktım..
Ve o an içimden geçen tek şey şuydu; 
"Ömrümün sonuna kadar, yemek masasında karşımda görmek istediğim kişinin o olmasını istemek"



Saçlarımın okşanma ihtiyacı olmasını, şapkamla kapatmaya çalıştığım doğrudur..