2 Mart 2012 Cuma



"Mart ürkütücü bir aydır. İçinde her şey vardır. İyilik, kötülük, tehlike, güven, ihanet. Mart hayata benzer."



* Mine Söğüt

9 Şubat 2012 Perşembe

Mektuplar / Sayıklamalar


Gidişinin ertesi günündeyim.. Sehpanın üzerine koyduğun bardağın izi hala duruyor. Silmedim! Bilirsin işte, sonuçta hepimiz birer iz feşistiyiz. Birbirimize baktığımızda izler görüyoruz ve bizde iz bırakabilecek insanları hayatımıza sokmaya değer buluyoruz. Seni özledim! Ne o bardağın, ne de senin bıraktığın izleri silmeye niyetim ve gücüm yok henüz...
...
Üçüncü gün.. Zamanı ifade ederken rakamları kullanmak istemediğimi fark ettim. "Bir, üç, beş" şeklinde hızlı geçmiyorlar. Hatırlasana! Sen varken de saat dahil, vücuduma fazla gelen her şeyi çıkartmak isterdim. Elimden değil, bileğimden tut isterdim. Kalbimi değil, nabzımı hisset isterdim. Değişmedi! (zamanı durdurmaya da yetmiyor ki gücüm)
...
On birinci gün... Gittiğinden beri ilk kez saçlarımı topladım. Oysaki sen, sıkıca topladığımda yüzümde oluşan o gerginliği sevmezdin değil mi? Aksine hala güleryüzlüyüm. Tek farkla; saçlarımın okşanma ihtiyacını şapkamla kapatıyorum artık.
...
Gün yirmibeş oldu.. Nerdesin?
...
Otuzüç... (İtiraf zamanı) Üzerimde bir ağırlık var. Gittiğinde kalkacağını zannetmiştim. Kalkmadı, aksine daha da bindi. Kabullenme savaşı ile yoruldum. Kelimelerin promilleri giderek artıyor! Hepsi seni özlememin yüzünden..
...
Kırkaltıncı gün...
"6.35" En sevdiğim şarkının 04:45. saniyesinde buluyor musun beni hala? Sende özlüyor musun?
...
Çaya kaç şeker attığını, vurgularını ancak sohbetten sıkıldığında kullandığını, diş fırçanı herkesten ayrı bir yere koyduğunu unutmadım. Ama tavana baktığımda yüzün görünmüyor. Geçiyor mu dersin?
...
-
...
Artık günleri saymıyorum. İkiyüzaltmışbeşten sonra bıraktım.
Acı, hala kabak tadı veren bir gerçekten öteye gidemedi..

8 Şubat 2012 Çarşamba


“Şubat asabi bir aydır. Belki devamlı soğuk olduğundan, belki de kıştan kaçmaya hiç fırsat tanımadığından. Şubat çaresizlik kokar. Sanki hayatın tek gerçeği soğuktur ve bahar denen karnaval, baştan sona bir yalan, bir hayaldir.”
* Mine Söğüt

28 Aralık 2011 Çarşamba


-"Merhaba, bence birbirimize yenilmek için uygun bir çiftiz"


Beni göğsüne yatırıp, uyuturken aborjinleri anlatacak bir adam istiyorum. 
Bir de kaktüsleri sevimli bulsun. 


Lütfen bir şey söyleme!
...
Dinlersem inanırım..

27 Aralık 2011 Salı


Bir bakarsın ki, ayaküstü kalmıştır aranızdakiler.


Adının söylenirken nasıl bir ses çıkardığını unuttum!
O kadar olmuş mu sahi?

23 Aralık 2011 Cuma


"Yaralı insanlar birbirine yaklaştığı zaman kader telaşlanır. Sırları ortaya çıksın istemez. Eğer insanlar başlarına gelenin başkalarının başına gelenlerden çok da farklı olmadığını sezerlerse güçlenirler. İnsanların gücünü azaltan, kendilerini hedef tahtasının ortasında sanmalarıdır. Oysa hayatta hiçbir şey şahsi değildir. İyi şeyler de, kötü şeyler de rüzgarla birlikte yön ve şekil değiştiren bulutlar gibi başıboş dolaşırlar evrende."


* Mine Söğüt

"Aynada kendisinden başka bir ben daha var. Kendi içinden ona bakan ve unutmak istediği bir sürü şeyi inadına ona hatırlatan. İnsanın aynaya bakıp da kendisini görememesi ne dehşet verici."

* Mine Söğüt


"Bizi bizden uzaklaştıran...
Unutulmuş bir geçmiş...
Silinmiş bir hatıra...
Parçalanmış bir benlik...
Lanetlenmiş bir tarih...
Elleriyle öldürdüğü ikizini kucağında taşıyan bir deli gibiyiz.
Ne yazık ki o cesedi hiçbir zaman gömemeyeceğiz."

* Mine Söğüt

22 Aralık 2011 Perşembe


Kendi tahta bacaklarımla dik yürümeye çalışırken, seni görüpte sendeleme haliydi...
Seni Sevmek...!


20 Aralık 2011 Salı



Hepimiz biliriz. 
Ama bazen duymaya ihtiyacımız olan bazı şeyler vardır.. 

"Gözlerin gözlerime değince 
Felaketim olurdu, ağlardım 

Beni sevmiyordun, bilirdim 
Bir sevdiğin vardı, duyardım 
Çöp gibi bir oğlan, ipince 
Hayırsızın biriydi fikrimce 
Ne vakit karşımda görsem 
Öldüreceğimden korkardım 
Felaketim olurdu, ağlardım 

Ne vakit Maçka'dan geçsem 
Limanda hep gemiler olurdu 
Ağaçlar kuş gibi gülerdi 
Bir rüzgar aklımı alırdı 
Sessizce bir cigara yakardın 
Parmaklarımın ucunu yakardın 
Kirpiklerini eğerdin, bakardın 
Üşürdüm, içim ürperirdi 
Felaketim olurdu, ağlardım 

Akşamlar bir roman gibi biterdi 
Jezabel kan içinde yatardı 
Limandan bir gemi giderdi 
Sen kalkıp ona giderdin 
Benzin mum gibi giderdin 
Sabaha kadar kalırdın 
Hayırsızın biriydi fikrimce 
Güldü mü cenazeye benzerdi 
Hele seni kollarına aldı mı 
Felaketim olurdu, ağlardım"

* Attila İlhan

15 Aralık 2011 Perşembe


"Talih o usta orospu almaz yatağına yoksulu!"


* William Shakespeare

13 Aralık 2011 Salı


Düşün ki; bir yorganın altındayım..
 Ve gece gece bana attığın mesajları okumayı özledim.


Çaya kaç şeker attığını hatırlıyorum, bu yeterli mi?


Boşluğa düştüğünde sarılacağı insan olmaktan vazgeçtiğimde bitti o sevgi.

12 Aralık 2011 Pazartesi


Gerçekten özlediğini bilseydim, gerçekten hissettirebilseydin; çoktan yanına gelmiştim.

8 Aralık 2011 Perşembe


Elimde değil, merak ediyorum.
Kokun tadından güzel mi?



"- yeşil yandı, artık gitmeliyim."