13 Kasım 2012 Salı


Daha güzel nasıl yazılır bilemediğim bir yazı.

"Sana dünyanın en etkileyici kadınısın diyemem, bu baştan sona yalan olur. Daha şehvetlileri var yakınımda, daha güzelleri, bir ya da birçok yönden daha iyileri var. Ama sende olan bir şey var. Gözlerinin ardında. Tam olarak tarif edemiyorum, belki benim dilimde birbiri ardına dizdiğimde seni anlatabileceğim sözcükler yok, belki ben yeteneksizim, belki de bu adına “aşk” dedikleri bir çeşit sanrı. Çok düşünmüyorum. Düşünsene, okyanusun ortasındasın, saatlerce kürek çektin ama hâlâ oradasın, ne yaparsın ki teslim olmaktan başka. Ne olduğu ya da ne olacağı önemli değil. Belki ölümden bir önce, belki gerçeğe bir adım kala. Bilemiyorsun, öyle bir şey. Ne diyeceğim, seni seviyorum, tüm samimiyetsizliğimle, tüm çirkinliğimle, öngörülemez bir biçimde, bir gölge gibi. Her neyse, ne demeyecektim. Gel de karanlığıma ortak ol, aydınlanmayı hiç istemedim. Benimle mutsuz ol, benimle ağla, benim için ağla, ama benim ol, bu önemli."


* Mert Durmazer


8 Kasım 2012 Perşembe


İnsanlar ne istediklerini bildiklerini düşünürler. 
ama ne istemediklerini tecrübe ve deneyim sayesinde anlarlar.

28 Ekim 2012 Pazar


odadaki eşyaların yerini değiştirir gibi farklı kişilerle yer değiştirilmiyor insanlar.
 geride bir çizik izi mutlaka kalıyor.






"hayatımı birine inanma çabasıyla geçirmek istemiyorum. İnanmak istiyorum"
dedi kadın.

Ayrılık gariptir;
yüzü ona benzeyen insanlar,
 ismini taşıyan tabelalar,
 pencerelerden yağmur damlası gibi akan kelimeler görürsünüz.

Ayrılık gariptir.
İzlerin bir kısmını silmeye çabalarken onu hatırlatmayacak yeni suratlar,
 iyiyim maskeleri edinirsiniz,











Duvarda kalmış bir çividen ibaret olduğunu idrak edebildiğimde, ayağa kalktım ve o çiviyi söktüm.






Pişmanlığımda, keşkelerimde, acabalarımda yoksun.
Ama bir 'ah' hali var içimde



Etrafında oluşturduğun kontrol duygunu kaybetmemek için strese giriyorsun ya...
Geriliyorum böyle durumlarda.

25 Eylül 2012 Salı


kendine sorduğun sorulara verdiğin cevapların yanlış olabileceğini hiç düşünmedin mi?


11 Eylül 2012 Salı

Aç sadrını, sana geldim. Beklediğin bendim. Aradığım sendin.


Uzun yollardan geldim, sana geldim. 
Yoruldum, duruldum 
bir nehir bunca sene yatağını mı arar? 
Aradım. Aktım. 
Kimsesizim. Yalnızlığımda seni biriktirmişim meğerse.
 Alnım kırıştı. Her kırışıkta aradığımı sakladım, görmesin yaban gözler diye. 
Yabancı değilim. Kimsesizim ey Bahaddin’in oğlu. 
Aç sadrını, sana geldim. Beklediğin bendim. Aradığım sendin.
Ben Şems’inim.

* Şems-i Tebrizi

31 Ağustos 2012 Cuma


Beynine girdiğimiz insanlardan çıkmasını biliyoruzda, ya beynini yediklerimiz?


25 Ağustos 2012 Cumartesi


Garip ama; kendi küreğimizi yanımızda gezdiriyor gibiyiz!
Her hayal kırıklığında daha bir sert daldırıyoruz sanki toprağa..

24 Ağustos 2012 Cuma


Kurusun diye astığımız havlu bir bir tane ise, durup bir düşünelim!
"Nereye kadar?" diye..


Tanrı, bazı insanları ben seveyim diye yaratmış galiba.
:)
Bazılarını çok içten seviyorum.


Toplumun garip bir özelliği daha var.
Yalnızları bile tek kümede sayıp, beraber kılıyor.


Ölülerin üzerine yaşam alanları kurmaya o kadar alışmışız ki, ruhsal olarak da bunu sürdürmeye devam ediyoruz.


Sonra onu anımsatan bir şey görürsün ve unuttum sandığın ne varsa geri gelir.


Tecrübe dediğimiz şey, sadece hayal kırıklıklarımızın birikimi değildir.
Karıştırmayalım!


Hayatlarında bir yerim olan insanlar var.
Ama bazılarının hayatlarına hep ben dahil olmak istiyorum.


Aslında her ayrılık 3 kelimede saklı:
'peki', 'zaten', 'neyse'