20 Kasım 2009 Cuma


Bende gördükleri hala sevgiye, aşka, yeminlere inanan o kendi çocuksu halleri. O hallere geri dönmek istemiyorlar… Bendeki o saf, koşulsuz sevgiyi görmek istemiyorlar…

Anladım artik benim karşılıksız aşkımdı insanları korkutan; kendimi verişim birden bire insanlara, masumiyetti, o insanın içini ısıtan gülümseyişi görmeleriydi benden uzaklaştıran.

Beni bu masum hallerle sevemiyorlardı. Onlar kendilerini süründürecek, acı çektirecek kadınları arıyor, onlarla kaybolmak, yeniden bulmak istiyorlardı. Kendilerine kötü davranan kadınları seviyorlardı. Ben hep iyi olandım ilişki de.

Hem acı çekmekten korkup, hem de acıya karşı dayanılmaz istek duyan insanlar vardır ya, öyle bir çekim duyuyorlardı.

Bütün kırılgan yanlarınızı örtün siz. Yıllarca gerçek sevgiyi beklerken sanki ona hiç ihtiyacınız yokmuş gibi davranmaya devam edin. Bu kusursuzluk, bu yenilmezlik sandığınız şey sizin olsun. Ben bu oyunda yokum…

Ben artık anlıyorum. Hayattaki asıl gerçek mutluluklar burnumuzun dibinde olanlar.

Önemli olan o anları yakalayabilmek. Korkmayın dalın ucuna gitmekten. Gidince anlayacaksınız ki meyve orada. Sizi bekliyor…

Ama siz en iyisi gidin saklanın odalarınıza ve hatta kendinizi korumak için isinize verin.
Sizin gözünüzü kazanmak bürümüş
!

Hiç yorum yok: