31 Ağustos 2009 Pazartesi

Farklı kılma çabası var bizde. Hepimizin ilişkisi birbirinden farklı sanki. Nasıl desem daha güzel, karşıdaki daha olgun, daha sevilesi, hareketleri hayranlık uyandıracak kadar farklı falan... Utanmasa sevgilisinin karaciğeri için methiyeler düzecek...!
Nedir insanı farklı kılan? Olaylara bakış açısı mı, görüntüsü, konuşması, siyasi kimliği, inançları, öğrenimi, aileleri mi? Kimin üstün! özellikleri diğerinden üstün. Yada kim kime göre farklı.
Ama sorulsa nedir? Onun ilişkisi diğerlerinden farklıdır... Onun sevgilisi diğerlerininki gibi değildir... Kendini farklı hissetmek ister. İlişkinin bir olumlu özelliğini tutup çıkartır, över de över. Üstelik tek o da değildir. Herkeste bir benim ilişkim farklı deme çabası vardır. Söyleyebildiği yada dinlermiş göründüğünüz her an burnunuza burnunuza sokar. Yahu kapris hep aynı kapris, kanıksama desen aynı, umursamazlık? O da aynı...
Nedir anlamıyorum bu sidik yarıştırma sevdası...

sen gidince nefes verdim, alsam boğulurmuyum?

Korkuyorum...

Sesin

Senin sesin insanı yüreklendirirken, benim yüzüm bunu yapıyor. Sesine aşığım
İçindeki iyi yanını sürgün etmiş, kötü yanına inat; yeniden vatan topraklarına döndürüyorum seni. Bilinçaltında kalan çocukluğunu sunuyorsun bana bilmeden.
Sığındığım bir liman yaratmıştım kendime. Bazen kendi düşüncelerimin gemilerini göndermekten bile korkuyordum. Senin hayatının çılgınlığına karşın, benim hayatımın tekdüzeliği vardı. Sen kendi görüşlerinin engin savunucusuyken; ben hayata yeni yeni adım atıyordum. Limanlarıma kimseleri almazken; Sen geliyordun... Dengem bozuluyordu.

30 Ağustos 2009 Pazar

Biz olmayı beceremiyoruz.

Paylaşılmamış uzayan zaman dilimlerinde hem her an birlikte, hem ayrı ayrı kendi zamanlarımızı ayrı

mekanlarda tüketerek biz olunmuyor.


- Şunuda atlatalım,

- Gelecek o günler de,

- Şu hafta da geçsin,


demelerle asla "biz" olunmuyor...

Umutlarım şuan çok fazla pastel renginde. Artık soluk değiller.

:)

kalbim herşeyden daha çok kırıktı

ve

adın hala yokluk / tu...

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Paspasın diğer yüzünü çevirsem, bastığın yerlerin tozunu de dökmüş olurmuyum?
- "Cidden bak olumsuz anlarda başardığım şeylerde oldu" diyorum karşımdakine...

Bıyık altından gülümsüyor...

O an devam etsemde anlamayacağını hissediyorum... Cümleyi çevirip:

- "Bak mesela gayet kayda değer şekilde duvara tosladım" diyorum.


Gülüyor hala salak salak. İnanmıyor...
İnsan hataları ile bile yüzleşirken bir yanda umut ona gülümsüyor.

"Kalk hadi yürüyelim biraz. Açılırsın. Çok yoruldun ama değecek emin ol" diyor.

O hesap benimkide.

Yazıp yazıp yürüken suya bırakmak kendini.

Akmak...

Arınmak...

Su olmak...

Ruhta iz bırakmamak...
Çatlaklarından sızdığım,
Çamurlaştırıp,
Yüreğine ektiğim tohumlarımla büyüyen
Meyvelerim seni zehirlesin.

Kutsal suyu döker gibi,
Bahşettiğim sözcüklerimi serpeceğim yüzüne.
Zehirlerim olurda yetmezse diye...

Sen öyle güzel düşler anlatıyordun ki bana...

ve ben öyle tutsak kaldım ki sana...

Bilemezsin...

Şimdi karşımda oturmuş, bana soruyorsun:

- "En çok neyi özledin bizden kalan?"

Gözlerim garip bir ışıltıyla aydınlanıyor o anlara dönmeden önce. Sonra bulunduğum ana geri dönüyor ve sana bakıp cevap veriyorum:

- "Yalnız bir yalnızlığım vardı yanında... En çok bunu özledim işte!"

En kötüsü ne biliyormusun?

Unutmaya çalışmak

ve bununla

Yaşamaya alışmak!!!

Hani bazı anlar birileri (bazen bende dahil) yüreğinin götürdüğü yere git falan diyorlar ya... Öyle anlarda içimden "ne yüreği kardeşim, ne yüreği" diyesim geliyor. Hele erkeklerin nasıl yüreklerinin!!! peşinden gittiğini hepimiz aleni görüyoruz. Millet nerelerini baz alarak ilerliyor şu devirde farkında değilmisin diye ekleyesim geliyor...

Henüz temelleri atılmamış bir şeyi, düşüncede birleştirir gibiyim şu aralar en çok...
temellerini bile atamazken...
kelimelerim bile devrik ilerliyor taa ne zamandır...

28 Ağustos 2009 Cuma

Kokunu almayı unutma giderken...

Sinmesin yokluğuna...
"Ölecek çocukların mezarlığı gibiydi bedenim!"



Kendini mezarlığa benzetmek... Bak bu çok ilginç.

Bir bagımlı gibiyim, sevdiklerimin bazen hayatımdan bu kadar kolay gitmesini hazmedemiyorum...

27 Ağustos 2009 Perşembe

Aslında çok güzeldir topuk sesi!
Anlamaz erkekler
Kadınlığın simgesidir yeri geldiğinde
Hayran kaldırır...

Cesurdur,
Oynaktır,
Baktırır...

Gücün kanıtıdır,
Özgüveni tavan yaptırır,
Taptırır...

Özletir,
Düşletir,
Saydırır...

Hırçındır,
Delidir,
Üstte olunca acıtır...

Aşktır,
Sevişmektir,
Kaybolmaktır...

* Her kadının bir topuklu ayakkabısı mutlaka olmalıdır...! :))
Ben bir sonbahar kızıyım...
Başka baharlar tanımam...!
Merak ettim de ölüm en çok hangi rengin içinde güzel görünürdü?

Her aşkın bitişinden sonraki dönemlerde, yeni bir ilişkiyi gerçekten istediğinizden sonra,

karşı tarafta ne aradığımızı çözüyoruz.

Ve ben

Hapsedip tüm virgülleri bağlaçları kullanıyorum artık.


Ve sen

Zafersiz yenilgilerinlerine bir yenisini ekliyorsun

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Bazen öyle anlar oluyor ki;

* Acımasızlığınla boğup

* Acımasızlığınla zevk veriyorsun.

Sustum
Suskunluklarımla örttüm içimdeki kasırgayı...

Uzaktan gülerek yaşlaşıp,

Ruhuma fırlattığın

Molotof kokteyllerini unutmadım…

Bir bakışla alevlendirip kundakladığın…!

melek olamayacak kadar çok günahım var

şeytanca olmayacak kadar da vicdanım
Bütün günleri "beyaza" boyayın...

Ama bir tanesi "siyah" kalsın...

Ne konuşulabilir ki...!

Bütün konuşmaların yetersiz kaldığı noktalarda...

Artık kendime daha fazla acı çektirecek gücüm kalmadı.

Bu hüzün benim boyumu çoktan aştı.

Şimdi vazgeçme zamanı...

Mutlu sonlara inanıp


mutsuz sonları tercih eden biriyim ben yaşamım da...


Sona yaklaştıkça başlangıcı seçen...

25 Ağustos 2009 Salı

Ömrümce birilerinin anlattığı masalları dinledim yalan yanlış. Şimdi kendi masalımı yaşamaya kalktığımda

anladım ki; yine birilerinin masalında figüranlıktan başka bir şey değilmiş yaşadığım.
Sigara içen biri gibiyim bugünlerde...

Nasılsa, içsemde kalıcı değilim, içmesem de
Birine yetisirken, öteki telefonum kapanıyor şu sıralar...!

Ne kadar da döngüsel.
Ruhunun bedenimden çekip gitmesidir, artık bu hissettiğim hafiflik...
"Hayatında bir ayrıntı bile olamadığın yerlerden

KALK

Kalk o yerden daha fazla üzerine basmasınlar."



demiştim zamanın birinde...

iyi ki kalkmışım
Bu aralar konuştuğum tek kişi yine benim...
ve diğerleri konuştuklarımı anlamayacak kadar sen olmuş artık...

Yazık

"Dinime söven, müslüman olsa"

Bu cümle; hayatımda, kullanılacak doğru zaman ve doğru kişiyi bekler gibiymiş...

Yazık!
Olmasan da yaşamımda...
Kelimelerim sensiz paslansın istemedim...
Ben yine yazdım...

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Kapında ayak izlerim yerine, can kırıklıklarımın açtığı kesiklerden, ruhumun kan izleri var... Görmüyorsun...! Oysaki her gün kapını açıyorsun...
IslAnmıştı yüreğim ve tek sen kurut istemiştim.
damla
Damla
kAn
kaybettirMe.

23 Ağustos 2009 Pazar

Hapşuruk :)

Bulaşıcı bir hastalık gibi olsa sevgim... Bir hapşursam... Sende hasta olsan... :)

Korku

Karşı cinsimin çoğu şunu demekten aciz:

"Korkuyorum... Korkularım, düşüncelerim, sorunlarım var. Ve bunları aşacak kadar seni sevdiğimi de düşünmüyorum"

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Önce ve Sonra

Sıcak çorbadan önce soğuk meze,

Sıcak şaraptan önce soğuk koltuk,

Sıcak nefesten önce soğuk bir el,

Sıcak bir çaydan önce soğuk bir buz,

Sıcak bir kırmızı,

Soğuk bir beyaz.

Renksiz bir siyah.

Ben;

Dudaklarımı azad ediyorum zindanlarından...


GİT ŞİMDİ...

Gölgen düşmesin daha fazla üzerime...
Ve gün geldi ben senin mabetlerine ibadete durmaktan vazgeçtim...Benim kalbim buna yeterdi de, sen bu derece imana değmezdin!
Yokluğuna nedenler aramak benimkisi, İnan başka bir şey değil...

Kahkaha

Aslında birazda kusmaktır: kahkaha atmak...

İçinde ki neşeyi daha fazla tutamazsın karnının derinliklerinde

21 Ağustos 2009 Cuma

Senin için bir aralar "özel" olanın
Sonradan "genel" gelmesi gibi,

Ben senin için neyim,

Neydim???

Kaçış

Dudaklarımı kaçırıyorum, birleşmek isteyen dudaklarına inat...
peşimden koşmanı seviyorum...
yakalayınca sıktığın kollarımı acıtmanı da...

Kırma

Kırma kabuklarımı. :((

Zar zor yetiştirdiğim,


Meyvelerimi çalma!!!

Sevgi

"Kadın sadece, adamın yanında olmak istemişti


Kadın kendini sever gibi sevmişti"


:(

20 Ağustos 2009 Perşembe

Boğulum

Yapma bunu!

nefes alamıyorum,

o kadar battım ki sana ,

boğuluyorum...
Kendi yüreğinden bile saklanarak şimdiki zamanı bertaraf edemezsin.

Aşk bu değil, aşk durduğun yeri bilmek değil, bu olmamalıydı...

Şimdi ki zamanları tüketerek bir gelecek asla olamazdı.

Şaka

Şaka gibisin.

Hayatıma biranda yön veren.

Sonrada asla eskisi gibi olamayacağımı farkettiğimsin.

Sonra

ŞUAN İÇİN (PERPERİŞAN)
SONRA...
SONRASI SESSİZLİK
BİR MÜDDET KİMSESİZLİK
SONRA DERİNLERDE BİR SANCI OLACAK
DUDAKLARDA DİLSİZ BİR ÖFKE
GÖZLERDE YANMA
SONRA...
SONRASI BİTMİŞLİK
TÜKENMİŞLİK
MERAK ETME DİNMİŞLİĞİN DE SIRASI GELİR ELBET
gelir dimi???

Senin Selinde

BEN
SENİN
SELİNDE
DAHA
FAZLA
BOĞULAMAZDIM
ONDAN
GİTTİM
...

Kısır Döngü

Yokluğunla
Nefesim kesiliyor
Nefesim olup gel/sen diyorum
Üflesen yüzüme...
Sen,
Kes/sen nefesimi

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Günah Keçisi

Hiçbir şey için olmasa bile:
İlişkilerde günah keçisi bulmakta ustayız!
Hakkımızı yememek lazım!

Sensiz

Taaa okul yıllarından kalma bir uykuya hasretlik gibiydi...

Sensiz

Geçire geçire geçirdiğim aylar

Koşturtma

Ben koşmak istemedikten sonra beni kovalamanın mantığı ne??
Beni kovalama.
Yanıma yaklaş sadece.


Aslında

Sana "Aslında senin hakkında tahmininden fazla şey biliyorum." demek isterdim. Yazık onu bile söyleyecek kadar konuşmadık...

...

Ay ışığında Parklar

Biliyormusunuz içimin çok sıkkın olduğu anlarda, boyuna birşeyler düşünüyorum.

Misal çocuklar yokken parklar bile sessiz ve ürkütücü oluyorlar.
Korku filmindeki durduk yere sallanan salıncaklar gibi.
Gündüzleri güldüren, akşamları ürkütüyor!

Aklıma sürekli bir duyguyu betimleyen şekiller geliyor.

Melek

Ben renk değiştiren bir meleğim, bu yüzden bugün kanatlarım siyah benim!

18 Ağustos 2009 Salı

Sarma/şık

Hadi sar beni...

Yapraklarım dökülsün üzerine!

Meyvelerimden ye!

Bitme...

Evet!

Bitme bu gece.

Ve

Bitmesin gece

...

Yüzünü ellerime ver.

Ve

Öyle bak bana.

Bitme


Bitme bu gece...

Biten sadece şarap olsun...

Boğum

Bedenimize aç topraklarda

Önce

Beni boğdun,


Sonra kendini...

Bir mumum nasıl eridiğini ancak aşık olunca anlarsın

Öyle işte!

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Arşiv Odası

Arşiv odasındayım ve hayatımın filmlerini izliyorum.

Yine de iyi bir yönetmenmişim bakıldığında. Hayatımın yarısını yönetebilmişim.

Repliklerim ise şahaneymiş, diğer senaristlere göre


Cemre


Umutlarım cem-re gibiydi.

Biri havaya düştü

Biri toprağa

En son suya...

Düştü!


Çek

Boşver sözcüklerden oluşan, girişi güzergahı...

Bir sandalye çek ve otur yanıma!

Kirli

Kendimi kirlenmiş hissediyorum, bana hissettirdiklerinle.

Asansör

İlk kez bindiğim bir asansör gibisin.

"Ya içeride kalırsam nasıl çıkarım" diye

gözlerimle ve ellerimle

didik didik ediyorum her bir zerreni.

16 Ağustos 2009 Pazar


Senin ilahi görüntünü saklamak istiyorum kendimde bencilce...

Bu yüzden yaşatıyorum seni içimde...

Derinliklerinden derinlerime...

Kutsa


15 Ağustos 2009 Cumartesi

Sahtekarlar


Tabutu; bir yılan gibi kıvrılan yolda taşırken, parmaklarınızın ucundan irinler damlıyor.

Sahte "iyi bilirdik" leriniz yüzünden eliniz dağlanıyor...........

Sahtekarlar!

Beynimdeki Sorular

Dokunmadan ne kadar izleyebilirsin, merak ediyorum?

Sınırlarını bilmek istiyorum.


Siyah saten çarşaflar üzerindeyim.
Kadife tenim siyahlarda bugün.
Aynı yatakta yatarken bile,
Uzaktan dokunuyorum bedenine.

Özlemlerimle.
Sen hissetmiyorsun.


Oysaki kadınlığım akıyor bacaklarımdan aşağıya
Sen uyuyorsun.


Sevgisizliğinle; sidik yarıştıran sevgimden, nefretle bahsediyorum sana...
Sen duymuyorsun.



Bundan sonra bende:
"Dikiz aynasından bakar gibi bakacağım varlığına...!"

Bekleyiş

Sen bir haber bekliyorsun

Bense sana bir kez olsun "hoşgeldin" diyebilmeyi...

Çerçevesiz

Benim yapmaya çalıştığım kelimelerden bir tablo yaratmak.


14 Ağustos 2009 Cuma

Sütün öldürülmüş halidir peynir


ve bazen

Hepimiz leş yiyiciyiz

Üzgün

):

Gözüm acıdı

İÇİM PARÇALANIRKEN

Öyle işte

Dudağımın kıyısında kalan küçük bir gülümseme gibi...

Hafif hüzünlü
Hafif yorgun
Hafif mutlu
Hafif "sonunda oldu" dedirtmiş!