Şu aralar istediğim;
Canımın acıması pahasına can acıtmak..
Belki karakalem çalışmalarım gibi verdiğim emeklerimi, yırtıp atmak en dip köşeye...
Bir daha el sürmemek, yakmak, yok etmek, geride hiçbir kül bırakmamak..
Hayatımda her daim hep ince düşünen ve kimseyi kırmak istemeyen, hep şans veren bir insan oldum. İçimdeki sevilme kaygısı yüzünden, benden kimsenin uzaklaşmasına izin vermedim, veremedim. İyi niyetle yaptıklarımın beni saf olarak göstermesine müsaade ettim. Ama bir tek şeyi hiç içim sızlamadan yapmasını bildim. Bir şeyi prensip olarak gördüysem bunu asla değiştirmedim. Asla sözümden dönmedim.
Kimse bilmedi.
Ben hiç pişmanlık duymadan, canımın acıması pahasına can acıtmayı çok güzel beceririm.
Kimse bilmedi, bu kimsenin bilmediğini anlamasını da beklemiyorum elbette. Ben sırf onların sesini duymamak adına 5 gün boyunca kızımı aramayan bir anneyim.Ve ömrümce prensip olarak saydıklarımı, her şeyin ötesinde tutmasını bildim. Onlarla muhattap olmaktansa,
"kızım için bile olsa" bir şeylerine minnet etmektense, bundan mahrum bırakırım kendimi daha iyi.
1 aylık bir zaman diliminde iki kişi canımı çok kötü yaktı. Buna şükür elbette. Bundan asla şikayet etmiyorum. Ama onları da affetmiyorum. Şimdi onların canlarının acımalarını seyrediyorum. Yürekten dilediğim bir duanın ahı tutmuş gibi.. Ama yetmiyor. Beni bu derece sızlattıkları, bu derece ah ettirdikleri, bu kadar umursamaz olmama izin verdikleri için; her şey için bedel ödesinler istiyorum. İnşallah bu konuda ki ahım, gölgem, nefesim, gülümsemem yaşadıkları müddetçe onları takip etsin.
Şimdi çekilebilirsiniz.