25 Mart 2011 Cuma

Uzun yıllar önceydi..
Hatırlıyordum..

Adıyla başlamıştı her şey..
Ben o zamanlar, onun adındaki bir ses düşmesiydim sadece..
Önceydi işte..
Kelimeler bile kendilerine sahip ararlardı.

Onu uyurken izlerdim.
Gülümsedikçe ilk bahar kokan nefesini dinlerdim..
Nefesinde hissedilen med cezirleri..
Sevişirkenkileri andırıyordu her bir alıp verişi..

Onu uyurken izlerdim..
Sonra bir gün, bir kelebek kondu nefesime..
Uyudum..
Unuttum..

Zaman geçti..
Kulağımdaki tınıya rağmen uyandırılmak istemeden uzanıyordum..
Sersemleşmişcesine kalktım yattığım yerden.
O ise köşe bucak olmuş, adının eksik parçasını arıyordu.
Beni sadece bu yönde arıyordu..
Anlamıştım bir boşluğu dolduracak biri olduğumu ve hiçbir zaman daha fazlası olamayacağımı.

Onu beni ararken izledim..
Kendimi onun için çırpınırken hissettim..
O çok uyutulduğu, çok büyütüldüğü için benim masallarıma karnı toktu.
Bu yüzden noktayı koydu kızın masalına.
Aylar geçti..
Masalı yazan kız adamı, en çok kendine anlattı.
Söylenilen sözler, gözlerini her acıttığında..

22 Mart 2011 Salı

Aslında inanmadım..
Kendimi inandırdım...

- "Nasıl biriydi" diye sordu

- "Aklınca kendi kuşkularının yarattığı o ihtimali,duymak istemediğinden bana hiçbir şey soramayan bir adamdı" dedim..
şimdilik şuradayım..

Http://efsa.tumblr.com

15 Mart 2011 Salı

"Kalp atışlarımın yavaşlayan ritmine kaçırdım seni!
Başka bir fahişeyle her gece sevişebilirim
cebimde ki son parayı açlıktan nefesim koksa da içkiye verebilirim.

Bir hayat borçlusun bana
dökülen saçlarıma
düşen sıfatıma darmadağın bir fotoğrafın en klişe açısına...

Bir uludağ borçlusun
bir İstanbul
bir ülke borçlusun."

 * Rahman Yıldız

Çünkü varlığı değildi görüş veya duyuş alanımızdan yok etmek istediğimiz..
Yokluğuydu!


En yakın yabancı sendin,
daha sürülmemişken ışığın biberi yaramıza,
yaslanırken boşlukta duran bir merdivene henüz.
güzdü sonsuz bir çöle takılan bakışımız,
ilkyaz derken -kışı gözden kaçıran
yüzlerce eller yukarı, saygı duruşlarımız
en güçsüz kollarla-

çözüldü aşkın zarif ilmeği
bulandı aynalar duruluğu.
çok gizli bir doğru gecenin toyluğunda
bilmedik çekenin yanlış bir uzaklık olduğunu...

yabancıların en yakınıydın sen!


* Nilgün Marmara
Bilmesi gerektiğine inandığım her şeyi anlattım.
Çünkü içimde, bazen "kendimin bile sınırlarını çözemediğim bir ben" vardı.

Ben buydum, tüm bunlardan oluşmuştum..
Kendime yakıştırmadığım ve dolaylı olarak onu da etkileyebilecek bir davranışta bulunmuştum.

Ona anlattım..
 Ve bundan sonraki süreçte bana güvenip, güvenmemesi gerektiğini kendisi seçmeliydi.



Öldüğümün kimse farkında değil..
Öyle başıboş ve "Grenouille" havalarındayım.
Ölmek umrumda değil,
kızımdan başka kimse umrumda değil..

14 Mart 2011 Pazartesi

"Bedenimi değil, bir tımarhaneyi sunuyorum sana"

K. İskender...

Nefesimle örtmüştüm ben seni...
Sadece seni..


11 Mart 2011 Cuma


"Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun. 
Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim. 
Başlangıçta doğruydu belki" 

* M.Mungan

7 Mart 2011 Pazartesi


Kadın; yatakta yüzüstü ve başı sola dönmüş yatan adama bakıp düşündü...

"Her yeni bedende seni daha çok aldatıyorum.
Tenimde başka erkeklerin kokusu.
Fark etmiyorsun...
Terime karışmış terler.
Perdeler havalandığında kokun gelmiyor burnuma"

Sana başka bir şehrin kokusunu getiriyorum.

Bana dokunuyorsun..

Tadım ellerinde!

Ben kokuyor,

Adamlığınla çarpılmış.
Sırtımı güvenle duvara yaslamak mı, yoksa sana yaslamak mı?
Yada boşvermeli, ikinizde birbirinizden iki yüzlüsünüz nasılsa!!

Söylediklerinin etkisini, yüzümde arayan adamlar tanımaya başladım bugünlerde..
Artık çok geç..

Perdeleri açmaya çok geç kaldık sevgilim.

6 Mart 2011 Pazar

Seni ittirdiğimde çekim gücüne hapsolup, beni kendine kilitleyebilmeni sevdim.
Adam..
"çorabıımın desenini takip et!"
öğrenmeliyim parmak uçlarında hayatı ve dünyanın kaç bucak olacağını..

Adam..
Gelmelisin yanıma.
sana bin içimlik bir ben hazırladım;
Boynumun çukurunda..
Kasıklarımın kırmızılığında..

5 Mart 2011 Cumartesi


Bir şey söyleme!
Zaten ellerimde bir sürü varlık kelimeleri ile yokluğunu yazmaya alıştım ben, senin uğramadığın sokaklara...
Evimin kapısını açık bıraktığım, duvakları andıran ve beni kötü sineklerden korusun diye astığım tülleri bile geri çektim gelişini kolaylaştırmak adına...
Eşiğimden atlayıp içime girmeyecek misin?

3 Mart 2011 Perşembe

Ellerin yüzümün tamamlayıcısı, yapbozun son parçası dudakların..

Tenin bir olay yerini andırıyor...
Üstünü giyen, çıkıp gidiyor!!