Varlığınla dolan 1. ay...
31 Ocak 2010 Pazar
29 Ocak 2010 Cuma
"Anlat bana, esir, seni bağlayan kimdi?"
Esir, "Efendimdi", dedi.
"Servet ve iktidarda dünya yüzünde herkese üstün olabileceğimi sandım
ve hükümdarıma ait olan paraları kendi hazine odamda biriktirdim.
Uyku bastırınca, efendime hazırlanan yatağa uzandım;
uyanınca kendimi kendi hazine odamda mahpus buldum".
"Söyle bana esir,... bu kırılmaz zinciri kim döğdü?"
Mahpus, "bu zinciri ben kendi ellerimle döğdüm" dedi,
"yenilmez kuvvetimin bana rahat bir serbestlik vererek, alemi tutsak edebileceğini sandım.
Böylece muazzam ateşler ve insafsız, sert vuruşlarla bu zincir üzerinde gece gündüz çalıştım.
Halkalar tamam ve kırılmaz olup nihayet iş bittiğinde, kendimi ona sımsıkı bağlı buldum."
Rabindranath Tagore
Esir, "Efendimdi", dedi.
"Servet ve iktidarda dünya yüzünde herkese üstün olabileceğimi sandım
ve hükümdarıma ait olan paraları kendi hazine odamda biriktirdim.
Uyku bastırınca, efendime hazırlanan yatağa uzandım;
uyanınca kendimi kendi hazine odamda mahpus buldum".
"Söyle bana esir,... bu kırılmaz zinciri kim döğdü?"
Mahpus, "bu zinciri ben kendi ellerimle döğdüm" dedi,
"yenilmez kuvvetimin bana rahat bir serbestlik vererek, alemi tutsak edebileceğini sandım.
Böylece muazzam ateşler ve insafsız, sert vuruşlarla bu zincir üzerinde gece gündüz çalıştım.
Halkalar tamam ve kırılmaz olup nihayet iş bittiğinde, kendimi ona sımsıkı bağlı buldum."
Rabindranath Tagore
28 Ocak 2010 Perşembe
27 Ocak 2010 Çarşamba
Şimdi hangi evde yaşasam, ilk evimizin tadını arıyorum.
Sahur kahkahalarını,
pazar kahvaltılarını,
tavanarasını,
dedemin anneme yaptığı sandığı,
karı,
bana o zamanlar asırlık gibi görünen altında sallandığım kayısı ağacını,
beyaz noktalar bulunun taştan banyo zeminini,
odunluktan korkmamı,
kabuslarımın sokağını,
elektrik direklerimi,
damı,
pembe duvarları,
kömür sobalarını
...
26 Ocak 2010 Salı
Suyun yüzeyindeyim.
Elimde bir mızrak var sanki.
Kendimi koruma iç güdüsü duyuyorum.
Ayaklarım havada uçup kaybolan bir notalara benziyor.
Bir an belirip bir an kayboluyor.
Hızlı da değilim üstelik.
Yavaş çekim ilerliyorum.
An larda biraz asılı kalıyorum.
Dudaklarım bir yaprak bu gece.
Yağmurları biriktirmiş, akmak üzere.
Nereye düşmesi gerektiğini bilmeyen bir damLAyı barındırıyorum üzerimde.
Gözlerim kapalı...
Fazla senfonik
ve
az biraz drama queen tadında
bir müziğin notasıyım
Fa dan geriye gidemem belki...
Ama bilirim,
ben en çok LA ları severim.
Su damLAsı olarak akmak için, bir yaprağın üzerinden...
Parçalarımı toplamam, bütünleşmem lazım...
Yaprağın üzerindeyim.
Akacak yerimi bulacakmış gibi hayal meyal duyduğum notamın izindeyim...
25 Ocak 2010 Pazartesi
20 Ocak 2010 Çarşamba
14 Ocak 2010 Perşembe
Di' li geçmiş zamandan bugüne taşınan bir yorum...
Bir zamanlar biten ne olduğunu ve yerine neyi koyacağımı bilemediğim bir halim vardı. "Ne olduğunu" derken; aslında onun ne olduğunu biliyordum. Ama onu hayatımın neresinde tutmam gerektiğini kestiremiyordum. Adı aşktı evet ama, hala aşık kalmak istemediğimi, kokusunu unuttuğumu farkettiğim an, anladım ki ben boşluğu zaten kendimle doldurmuşum. Yerine koymam gereken hiçbir şey yokmuş aslında. Adı aşkmış o zamanlar. Çünkü hayatımda sevilecek en güzel şey oymuş o zamanlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)