31 Ekim 2009 Cumartesi


Ellerin...!

Bembeyaz tenimde esmerliğin...!


Geçenlerde, "İçimde hissettiklerimi dışıma yansıtmayacak kadar soğuk bir duruşa sahip olduğumu" söyledi 17 yıllık arkadaşım. Duymayı beklemediğim bir söz olunca bakakaldım yüzüne. Oysaki ben kendimi hep sıcak bir insan olarak tanımlardım. Görünen köy ne farklıymış.

Sana kızgınlığım mı, kırgınlığım mı?
Ah!
Onların hepsi...
Gitmeme izin verdiğin için!

Gittiğin için değil.

Hala kavgadan kaçan bir ben varmış...! :( Oysa ne çok istemiştim hayatımdan çıkıp gitmesini umursamadan, bağıra çağıra beni kırdığı yanları söylemeyi... Yaparım sanıyordum. Umursuyormuşum. Lanet olsun! Sözcüklerim yarıda kaldı ve ben neyse birbirimizi kırmayalım deyip geçiştirdim. İçim o yönünü söküp atmak bu irinden kurtulmak istiyorum şuan.
Sana ancak ben kendi tadını tattırabilirim.

Sen nasıl istersen öyle algıla!

29 Ekim 2009 Perşembe



Aramızdaki şehvet belki zamanla şefkate dönecek.
Ama sen her zaman, her ikisi ile de sar beni.
Şefkatinde şehvete dönüşebilir biliyorsun.



Sana içimden çok şey söylemek geçiyor ama hangisinden başlayacağımı bilmiyorum.

28 Ekim 2009 Çarşamba

Tüm hayırlarımın bir karşılığı olmalı sende
Tüm evetlerimin bir başlangıç "hayır"ı
"hayır" demeliyim
"evet" demelisin
Mesela boynumdan öpmelisin
aynada bizi görmeliyim
"hayır" demeliyim
sen gitmelisin...

Bir kapı aralığından seyretmeliyim seni
Tereddüt etmeliyim
Geleceğimi bilerek girmiş olmalısın içeriye
Geri dönüşüm olmayacağını bilmeliyim

"evet" demelisin
"evet" demeliyim


İz bırakmalıyız birbirimizde

Ve her iz(be)de birbirimizi bulmalıyız...

Hüznüm de düşmezdi belki, baştan yüzüm düşmeseydi!

27 Ekim 2009 Salı

Soyunmalısın...
Evet şimdi!
Teker teker çıkartmalısın seni sen yapanları...
İçimden geçse de, ben dokunmamalıyım kıyafetlerine
Bunu sen yapmalısın

Soyunmalıyım...
Hemen şimdi!
Tişörtümden değil, tokamdan başlamalıyım mesela
Saçlarım dökülmeli bir anda omzuma
Yaklaşmalısın
Uzaklaşmalıyım...
Daha soyunmamışsın!

Soyunmalısın...
Evet, hemen şimdi!
Tüm kusurlarınla sevmeliyim seni.
Aynalara bakar gibi olmalısın
ve korkmamalısın.
ve bir suya dokunur gibi dokunmalısın kendine
arınmalısın!



Sevgilim,
Önce kendini bulmalısın...
ki beni bulasın...

26 Ekim 2009 Pazartesi


Aslında beni seviyordun bir şekilde biliyordum…
Ama bu aşk için savaşmayı değil, kaybetmeyi göze aldın sen hep…
İşte sana kızgınlığım hep bu yüzden…
Hem seni anlamak, hem de senin canını acıtmayı istemek oldu seni sevmek.

Aslında güçsüzlüğümdendi...
Beni daha cok sevsinler diye kendimden taviz verişlerim...
Üzmesinler, kırmasınlar incitmesinler diyeydi;
Bırakmalarım kendimi... Bana yakışmayan insanlara…
Ama sen o kadar ben gibiydin ki!
Hatta ben gibi öpüyordun insanlari.
Gülmeyi biliyordun ve en önemlisi biz konuşabiliyorduk her konuda sıkılmadan…
Olmadı…
Başaramadık…
Yenildik, yenildim…

08/2008

23 Ekim 2009 Cuma


İçimin tüm acımışlığı ile kusmak geliyor göz bebeğine...

Nasıl baktıysan bana, nasıl koyduysan içime.

Çıkartmak istiyorum parça parça!

Söylemiştim değil mi?

Ben aşkı zamanlar ile yaşamayı severim.


Ve sevgilim!

Ben seni hep geniş zamanla sevdim...

21 Ekim 2009 Çarşamba

Bir nefes ol istiyorum benim için.


Sokulsan çaktırmadan,
ben yaşamı anlasam...
Her 2-3 saniyede bir seni istesem,
içime girsen...
Tıkandığımda,
açsan...
Yokluğunda
aratmasan...


Soluklansam,
yaşam olsan...





Ve gözlerimi kapattım...


Sırf uyanınca seni görmek için!

20 Ekim 2009 Salı


Karşındakinin hayatında, bir parantez içinde bile yer alamamak!
Bile koyabilir insana.
Ama tüm bunlar neye yarar. Baş köşeye oturmadıktan sonra. Züğürt tesellisi işte...




Aslında karşındayım
Bekliyorum, bakıyorum sana oradan.
Ama sen kırmızıya yakalanmış gibisin.


Yeşil yandı...
Yürüyebilirsin!

19 Ekim 2009 Pazartesi

Asla sahip olamadığım bedeninden ziyade ruhuna odaklanıyorum.

Sana duyduğum sevgi ile seni köleleştirmek istemiyorum.
Bana bununla bağımlı kalma
Bedeninde fazla iz bırakmayacağım
SÖZ

18 Ekim 2009 Pazar


Su, ateşe dönüp

- "Sen yalnız kendi ateşinle can yakarım sandın.Bilemedin aynı ısı ile benimde can yakabileceğimi"

demiş. Canı çok acıyarak... Onların masalı kaybolmuş bir gün.

17 Ekim 2009 Cumartesi


Kadının İstanbul' a son gidişinde, adını bilmediği bir sahil kenarında akşam üzeri yürür. O sırada kayalıklara oturan çocuklar gitar çalıp şarkı söylemektedirler. Kadın başı önde, elleri ceplerine sokmuş, saçları rüzgarda havalanarak yürümeye devam eder. Bakmaz sağına soluna. O sıra duyduğu sesle gülümser ve sağından geriye doğru bakar. Çocuklar o geçerken şu şarkıyı söylemişlerdir...

"Hava ayaz mı ayaz
ellerim ceplerimde
bir türkü tutturmuşum
duyuyorsun değil mi?"

:)) El sallamak ve teşekkür etmek ister içinden...

Ama sadece gülümser ve yürümeye devam eder...

Cilvelidir su yavaş yavaş yanaşır. Çünkü onun için her yer kıyıdır. Ulaşmaya çalışmasının sesini duymak büyülüdür.

16 Ekim 2009 Cuma


Keşke bedenime de, beynime de söz geçirebilseydim.

Birkaç melodi var...

Sussun istiyorum susmuyorlar.

Susamıştım gün-ler boyu

Susuzluğumu giderircesine içtim

kana kana

doymadan

&

Susamak bir geceye...
Ve bağlanmak sana...
Her yere..

15 Ekim 2009 Perşembe


Sana dokunmamı mı istiyorsun?
Ellerim de bu kadar kan izleri varken...
Bekle...
Teninde iz bırakmayacağım...
Korkma...
Hiç acımıycak.
"Sağ avucumda tutuğum bir bilyenin kayganlığı gibi" demiştim ya...
İçinden çıkıp, içime girenler için.

İşte şimdi; kusmak istiyorum içime akıttıklarını.
Her bir damla için binbir bedel öde istiyorum.

O her damla bedenine aksın,
Asit gibi değsin düşsün tenine
Kanamasın,
izi de kalmasın.

Ama acıtsın
Çok acıtsın.

Sonra
Kaybet beni,
Ara ama bulama.

Mesela senin oksijen olayım.
Bensiz nefes bile alama.
Aldığında ferahla.
Can simidi gibi sarıl bana.

İstersem ne olabileceğimi ben biliyorum, sen bilmiyorsun.
Oksijen yada Hardal gazı

Şimdilik hardal gazı ile cebelleş bakalım.



04/2009

Ne yaparsan yap bana.
Ama lütfen etimi delip geçip, içime girme!!
Beynime..
kalbime..
tüm derinliklerime..
Lütfen!
Sonra yaralarım kapanmıyor.



"Keşke" diye düşündü adam.

Düşündüklerini dillendirmek istediğini anlayan kadın, ani bir refleks ile parmaklarıyla örttü, adamın ağzını...

"Boşver" dedi.

Uzaklaştı adım adım...



Artık çok geçti.



Masalların hep yokmuş tarafı gibi işte...

Varmışmış, ama yok olmuş.

Ben kapıları açayım
Sen girince arkandan kapat.
Kapalı kapılar ardında
Sahip ol bana
Benden bile habersiz
İzinsiz

14 Ekim 2009 Çarşamba


Yazdıkça,
özledikçe,
en kötüsü okudukça canım yanıyor.

Gerçekliğe dönmem lazım!




07/09
İstedim,

Senli zamanları düşledim
İçinde sen barındıran her yolu sana çıkar diye daldım
yoktun,
gelmiyordun.
kelimeler bogazımda bir yarım kalmışlıktı
ve ellerim boşlukta
öylece uzanmış...
kalakalmış...

yutkunamadım,
dokunamadım,
ellerimden kayıp gidişini izledim
izlettirdin...
acımadın
tıkandım...

yapamadım,
yalvardım,
gel dedim,
gelmedin,
gelemedim.

şimdi kapansa da kapıların
ben şansımı deniycem yeniden,
vazgeçmek inançsızlıktır.
vazgeçmeyeceğim.

bil istedim.

02/09

13 Ekim 2009 Salı



İsmindeki harflerin bile şımarıyor cümlelerimin içinde...

Bir endorfin oluyorsun bedenime :)




05/09

Biraz mola istiyorum.
Bir şehir.
Hiç görmediğim bi yer olsun, sokaklarnda kaybolacağım.
Yorulmak, dinlenmek sonra tekrar yorulmak.
Yürümek...
En çok da arınmak...
Erkekler sevdiklerini aldatacaklarına,

İdare etmeyi öğreneceklerine...


Önce iradeyi öğrenmeliler en başta...



Lamba söner ve ben karanlıkta da yazarım.
Sustu adam bir daha konuşmadı,

Gitti adam

Dönmedi...

Kadın bir daha duy(a)madı adamın sesini,
Söyleyemedi sevdiğini, özlediğini...

Aslında başka zamanlarda;
Başka mekanlarda konuşuyordu da,
Kadın duymuyordu.

Aradan günler geçti,

Günler kadın için resmen geçire geçire geçti.

En çok neyini özlediğini düşündü kadın,

Kadının suskunluklarını tamamlayan bir döngüydü.

Yoruldu adam,

Sustu kadın uzun zaman

Suskunluklarına farklı tepkisizlikler ekledi.
Boş bakışlarla tamamladı hikayeyi.
Gitmişti adam ve dönmemişti üstelik.
Biliyordu kadın,
Özlüyordu kadın,
Susuyordu adam...



04/09

Kırıldı kadın...
Vazgeçti adam,
Yazdı kadın...


Bilemedi adam...!
Fazlasıyla mantıklı idi adam.
Kadın duygularıyla,
Adam mantığıyla hareket etmeyi severdi.
Buluşamadılar bir türlü,
Kavuşamadılar...


"Sesini"...dedi...
"Kelimelerini" dedi hemen ardından, ortalığı tozu dumana katan iç sesi...


Sesini duymaya en muhtaç olduğunda kadının...

Sustu adam
Ellerini yanlardan bastırıp, ellerime kenetlediğim de direnebilecek misin?

Bence direnmelisin!

Beni kazanmak istiyorsan, bana yenilemezsin...
Lütfen yüzleş benimle.
Ama duymak istediğim cevapları verme...

Lütfen...


~~~~~~~


Bir aldatılmanın ardından acı içinde çemkirirken...


06

12 Ekim 2009 Pazartesi


Aramızda söylenecek sözler kalmamıştı.

Bu akımın güç kaynakları da tükenmişti çünkü.




Söylemek istediğim şu ki; yarım kaldı çayım...


Islak ellerle tutulmuş kibrit kabındaki kibrit gibiyim.

Yanamıyorum, yakılamıyorum.

Bu kıtanın toprakları artık adım adım yürüyemeyecek kadar ağır gelir oldu bize...
Anlamıyormusun adımlarımız çarpışıyor.
İkimizden biri gitmeli...

Lütfen git...

Ben gidersem dönemeyeceğim, biliyorum.