8 Şubat 2010 Pazartesi

Anlamıştı...
Tanımıştı artık, dünyayı yeniden. Düzeltmenin yalnız kendinde olmadığını, ne kadar denerse denesin, insanlar gayretsizliğe devam ettikçe bir yere varamayacağını... İyi ve olgun tavırların onu bir yere götürmediğini, bu dürüsütlüğün insanlara fazla geldiğini onu daha çok kırdıklarını anladı.


 ...


En son ayakkabısını ayağına geçirdi. Artık bu iyiliğe bir son verip, onları kendi yalanları ile kandırmaya hazırdı. Derin bir nefes alıp evinin kapısına uzandı. İndirip kolu, kendine çizdiği yolda yürümeye hazır bir şekilde ilk adımını attı. Arkasına bakmadan devam ederken düşüncelerin sağanağına uğradı.

 
Ah! Bu düşünceler…! Hepsi neden bir vagon edası ile birbiri ardına gelirdi ki!


 
-“Tanıdığım tüm adamlar beni düşledikleri kadın sandılar. O nedenle kendilerini ya çok gizlediler, ya da çok övdüler. Benden gerçekler duymayı beklerken olmadığım bir role bürünüp anlatmamı istediler. Anlattıklarımı dinleyince bu dürüstlüğün kendilerine fazla geldiğini söyleyip uzaklaşırken, arkalarından bakakalan bendim!"

 
Şu an; tek olmayı isteyen erkeklik egolarına söylenecekler biriktirmişim bilmeden aylarca. Şimdi tek sözüm ilk olmayacakları gibi, sonda olmayacaklarını haykırmak…!


Hiç yorum yok: