20 Mayıs 2010 Perşembe


Büyük konuşmamak adına,
çoğu cümleye küçük harflerle başlıyorum.
Ortalıyorum tüm kelimelerimi.
Zaten ne yöne çeksem, iki ucu...

Noktalıyorum son hecenin ardını.
Asaf ne de güzel söylemiş diyorum.
Altına imzamı atarımda her bir sözcüğün, bir kaşe bulamadım beni tamamlayacak.
O olmadan hükümsüzüm, ilanlarda bile yerim olmayacak.
Sende yasal mevzuatlara takılmış bir dilekçe gibiyim.
Kıyında köşende yedekliyim.

Ne garip!
Her cümlemi sonlandırıyorumda; yeni gündeki paragrafa, yine seninle başlıyorum.

İnsanın vücuduna bir kez girince çıkmayan virüslerden birisin sende.
Ağzımdaki apse gibisin.
İlaçların faydasızlığı yüzüme tokat gibi yapışıyor.

Hafif marazlıyım bilirsin, ilaç içsem burnum kanıyor.
Her seferinde sana kanışıma ek...

Hiç yorum yok: