14 Eylül 2010 Salı


Okunası:
"“Kabullenme ve güvenme” üzerinde durmuşum (hep çıkıyordu bunlar, birer sorun olarak, ortaya, değil mi?) sana güvensizlik duymamın, sana güvenmememin, kendime güvensizliğimin sonucu olabileceğini de düşünmüşüm: İlişkimizin sağlamlığına tam (gene!…) inansaydım, sana da tam güvenirdim, ‘aldatılmak’ da aklımın ucundan geçmezdi; kendime de, senin ile olan ilişkim içinde, güvensizlik duymazdım. Ama, işte, senin ilişkimizi, bizi, tam olarak, olduğu gibi ve olması gerektiği gibi, kabullenmekte eksik kaldığın sonucuna vardığım durumlarda; o "kuşku kurdu" başuzatınca, bilgi eksikliğim, kıskançlık olup çıkıyordu.
İlişki, sallantılı hâle geliyordu."

Oruç Auroba

6 yorum:

beenmaya dedi ki...

gerçekten altı çizilip okunası hem de...

Efsa dedi ki...

Herbirimiz bu en iyi şekilde ifade edilmiş duruma, ne çok düşüyoruz!

Elif Gizem dedi ki...

Oysa güvenebilsek, kendi derimizden bile soyunup çıkacaktık ortaya... Çırılçıplak kalacaktık...

Efsa dedi ki...

Kadın ve erkek!
Sanırım en büyük handikaplardan birisi bu tanımlarda bile.

y. dedi ki...

seni bulamazlar, beni hiç bulamazlar ... karidesi hiç bulamazlar, yerlerimiz gizlidir, öyle gizlidir ki sözümüz bile bulamayacaktır bizi. arar.

der 160. nın hemen altında...

o.a da ömrümüze nokta atışıyaparak devam ettirir yaşamını.

Efsa dedi ki...

sevgili y, bende bulursam hemen alacağım kitabı.

Daha önce birkaç sözünü biliyordum ama yazarla adamakıllı bu sene tanıştım kelimelerde...

hani bir duygu gelir yerleşir ya insanın içine, benden önce yazılmış nice güzel gibi dersin.